Amaç: Tip 1 diabetes mellitus (T1DM) tanılı hastaların üçte birinde otoimmün poliglandüler sendrom (OPS) bulunmaktadır. Çalışmada T1DM’ye eşlik eden OPS sıklığı ve diyabetin prognoz, komplikasyonları ile ilişkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya Endokrinoloji polikliniğine başvuran ve T1DM tanısı ile takipli 99 hasta dahil edildi. Verilerin analizinde Ki-Kare analizi (Pearson Chi-kare), Kolmogorov-Smirnov testi, Student t-testi, Mann Whitney-U testi, Spearman Korelasyon testi ve Kruskal Wallis testi kulanılmıştır. Verilerin analizinde SPSS 22 paket programı kullanıldı. Anlamlılık değeri p≤ 0,05 olarak alındı. Bulgular: Çalışmaya alınan hastaların 25’inde (%25,3) hipotiroidi ve 8’inde (%8,1) çölyak hastalığı saptandı. Hastaların 9’unda (%9,1) anti endomisyum antikor, 50’sinde (%50,5) adacık antikoru, 22’sinde (%22,2) anti insülin antikor, 26’sında (%26,3) anti parietal antikor, 8’inde (%8,1) doku transglutaminaz IG A, 43’ünde (%43,4) ANA, 4’ünde (%4,0) ASMA pozitifliği ve 25’inde (%25,3) OPS varlığı tespit edildi. T1DM tanılı hastalarda retinopati, nöropati ve nefropati gelişen hastaların hastalık süresi gelişmeyenlerin hastalık süresinden anlamlı şekilde yüksek olduğu tespit edildi. Hastaların hastalık yılı ile VKİ ve bel çevresi arasında pozitif yönde, hastalık yılı ile HbA1c ve c peptit arasında ise negatif yönde anlamlı bir korelasyon saptandı. OPS varlığı arasında retinopati varlığı, nöropati varlığı ve nefropati varlığı açısından anlamlı farklılık olmadığı saptandı. Bunun yanında OPS varlığı arasında HbA1c değeri açısından da anlamlı farklılık görülmedi. Sonuç: T1DM tanılı hastalarda diğer otoimmün hastalıkların sıklığında yıllar geçtikçe ciddi bir artış gelişmekte olup, diyabetik hastaların takiplerinde komplikasyon risklerinin azaltılması, iyi bir prognoz, iyi klinik gelişim ve erken tanı açısından otoimmün hastalıkların diyabetin hem tanı anında hem de ilerleyen yıllarında dikkate alınması gerekmektedir
{"title":"Tip 1 Diabetes Mellitus Tanılı Hastalarda Poliglandüler Otoimmün Sendrom Sıklığının Tespiti ve Diyabetin Prognoz ve Komplikasyonları ile İlişkisinin Araştırılması","authors":"Rabia Acar, Faruk Ki̇li̇nc","doi":"10.25048/tudod.1296972","DOIUrl":"https://doi.org/10.25048/tudod.1296972","url":null,"abstract":"Amaç: Tip 1 diabetes mellitus (T1DM) tanılı hastaların üçte birinde otoimmün poliglandüler sendrom (OPS) bulunmaktadır. Çalışmada \u0000T1DM’ye eşlik eden OPS sıklığı ve diyabetin prognoz, komplikasyonları ile ilişkisinin araştırılması amaçlanmıştır. \u0000Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya Endokrinoloji polikliniğine başvuran ve T1DM tanısı ile takipli 99 hasta dahil edildi. Verilerin analizinde \u0000Ki-Kare analizi (Pearson Chi-kare), Kolmogorov-Smirnov testi, Student t-testi, Mann Whitney-U testi, Spearman Korelasyon testi ve \u0000Kruskal Wallis testi kulanılmıştır. Verilerin analizinde SPSS 22 paket programı kullanıldı. Anlamlılık değeri p≤ 0,05 olarak alındı. \u0000Bulgular: Çalışmaya alınan hastaların 25’inde (%25,3) hipotiroidi ve 8’inde (%8,1) çölyak hastalığı saptandı. Hastaların 9’unda (%9,1) \u0000anti endomisyum antikor, 50’sinde (%50,5) adacık antikoru, 22’sinde (%22,2) anti insülin antikor, 26’sında (%26,3) anti parietal antikor, \u00008’inde (%8,1) doku transglutaminaz IG A, 43’ünde (%43,4) ANA, 4’ünde (%4,0) ASMA pozitifliği ve 25’inde (%25,3) OPS varlığı tespit \u0000edildi. T1DM tanılı hastalarda retinopati, nöropati ve nefropati gelişen hastaların hastalık süresi gelişmeyenlerin hastalık süresinden \u0000anlamlı şekilde yüksek olduğu tespit edildi. Hastaların hastalık yılı ile VKİ ve bel çevresi arasında pozitif yönde, hastalık yılı ile HbA1c \u0000ve c peptit arasında ise negatif yönde anlamlı bir korelasyon saptandı. OPS varlığı arasında retinopati varlığı, nöropati varlığı ve nefropati \u0000varlığı açısından anlamlı farklılık olmadığı saptandı. Bunun yanında OPS varlığı arasında HbA1c değeri açısından da anlamlı farklılık \u0000görülmedi. \u0000Sonuç: T1DM tanılı hastalarda diğer otoimmün hastalıkların sıklığında yıllar geçtikçe ciddi bir artış gelişmekte olup, diyabetik hastaların \u0000takiplerinde komplikasyon risklerinin azaltılması, iyi bir prognoz, iyi klinik gelişim ve erken tanı açısından otoimmün hastalıkların \u0000diyabetin hem tanı anında hem de ilerleyen yıllarında dikkate alınması gerekmektedir","PeriodicalId":141643,"journal":{"name":"Turkish Journal of Diabetes and Obesity","volume":"29 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"130201140","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Serdar Bilici, Neriman Selçuk, Tuba GÜLTEKİN-EROL, S. H. Uğurbaş
Amaç: COVID-19 pandemisi nedeniyle tedaviye verilen aranın diyabetik maküla ödemi (DMÖ) olgularındaki anatomik ve fonksiyonel etkilerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: COVID-19 nedeniyle anti-vasküler büyüme faktörü (VEGF) tedavisine ara verilen DMÖ olguları çalışmaya dahil edildi. Olguların yaş, cinsiyet, tedaviye verilen ara süresi ve tekrar tedavi sonrası enjeksiyon sayısı ile takip süresi kaydedildi. Karantina öncesi son vizitleri (V0), karantina sonrası ilk (V1) ve son vizitlerindeki (V2) görme keskinlikleri (GK) ve optik koherans tomografi ile santral makula kalınlığı (SMK) değerlendirildi. Olgular tedaviye verilen ara süresine göre 18 hafta ve altı (Grup-1) ile 18 hafta üzeri (Grup-2) olarak alt gruplara ayrıldı ve analiz edildi. Bulgular: Çalışmaya yaş ortalaması 63,1 yıl (42-80 yıl arası) olan 89 olgunun 89 gözü dahil edildi. Pandemi sürecinde tedaviye verilen ara ortalaması 21,03 hafta (12-48 hafta) olarak saptandı. Tekrar tedaviye başlanan olguların ortalama takip süresi 31,2 hafta (8 - 52 hafta) olup bu süreç içerisinde ortalama 2,98 (1-8) anti-VEGF tedavi uygulanmıştı. Tüm grupta V0, V1 ve V2 vizitlerindeki ortalama GK sırasıyla 0,64, 0,64 ve 0,63 LogMAR (p=0,168), ortalama SMK değerleri sırasıyla 383,06, 434,82 ve 373,27 mikron (p
{"title":"Effects of COVID-19 Lockdown on Diabetic Macular Edema Treatment","authors":"Serdar Bilici, Neriman Selçuk, Tuba GÜLTEKİN-EROL, S. H. Uğurbaş","doi":"10.25048/tudod.1252096","DOIUrl":"https://doi.org/10.25048/tudod.1252096","url":null,"abstract":"Amaç: COVID-19 pandemisi nedeniyle tedaviye verilen aranın diyabetik maküla ödemi (DMÖ) olgularındaki anatomik ve fonksiyonel \u0000etkilerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. \u0000Gereç ve Yöntemler: COVID-19 nedeniyle anti-vasküler büyüme faktörü (VEGF) tedavisine ara verilen DMÖ olguları çalışmaya dahil \u0000edildi. Olguların yaş, cinsiyet, tedaviye verilen ara süresi ve tekrar tedavi sonrası enjeksiyon sayısı ile takip süresi kaydedildi. Karantina \u0000öncesi son vizitleri (V0), karantina sonrası ilk (V1) ve son vizitlerindeki (V2) görme keskinlikleri (GK) ve optik koherans tomografi \u0000ile santral makula kalınlığı (SMK) değerlendirildi. Olgular tedaviye verilen ara süresine göre 18 hafta ve altı (Grup-1) ile 18 hafta üzeri \u0000(Grup-2) olarak alt gruplara ayrıldı ve analiz edildi. \u0000Bulgular: Çalışmaya yaş ortalaması 63,1 yıl (42-80 yıl arası) olan 89 olgunun 89 gözü dahil edildi. Pandemi sürecinde tedaviye verilen \u0000ara ortalaması 21,03 hafta (12-48 hafta) olarak saptandı. Tekrar tedaviye başlanan olguların ortalama takip süresi 31,2 hafta (8 - 52 hafta) \u0000olup bu süreç içerisinde ortalama 2,98 (1-8) anti-VEGF tedavi uygulanmıştı. Tüm grupta V0, V1 ve V2 vizitlerindeki ortalama GK \u0000sırasıyla 0,64, 0,64 ve 0,63 LogMAR (p=0,168), ortalama SMK değerleri sırasıyla 383,06, 434,82 ve 373,27 mikron (p","PeriodicalId":141643,"journal":{"name":"Turkish Journal of Diabetes and Obesity","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129715680","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Aim: Polypharmacy may cause life-threatening adverse effects due to drug-drug interactions (DDIs). It is possible to observe DDIs due to polypharmacy in obese patients who is known to have many co-morbid diseases that necessitates multiple drug use. The aim of the present study is to determine the frequency and severity of potential DDIs (pDDIs) in obese patients. Material and Methods: This cross-sectional study analyzed the patient charts that admitted to obesity outpatient clinic of tertiary care hospital from April 1, 2016 to July 1, 2017. The severity of DDIs was interpreted using the Lexi-comp® drug interaction database. A chisquare test was performed for the comparison of the presence of DDIs based on patients’ demographic characteristics [gender (male/ female), age categories (18-44, 45-64 and ≥65 years) and BMI (30-34.9, 35-39.9 and ≥40 kg/m2)], co-morbid clinical conditions and number of drugs. The comparisons were considered as statistically significant at p< 0.05. Results: Out of 476 patient data evaluated, a total of 781 drugs were prescribed. Among 190 patients who were prescribed two or more drugs, 35 (18.4%) patients had one or more pDDIs. We determined 48 (70.6%) C, 12 (17.6%) B, 7 (10.3%) D and 1 (1.5%) X risk category interactions. The most common pDDIs were between metformin and nonsteroidal anti-inflammatory drugs (7.4%). The presence of pDDIs was significantly associated with the number of prescribed drugs (p
{"title":"Obez Hastalarda Olası İlaç-İlaç Etkileşimlerinin Değerlendirilmesi","authors":"E. Özdamar, H. Mutlu","doi":"10.25048/tudod.1301092","DOIUrl":"https://doi.org/10.25048/tudod.1301092","url":null,"abstract":"Aim: Polypharmacy may cause life-threatening adverse effects due to drug-drug interactions (DDIs). It is possible to observe DDIs due \u0000to polypharmacy in obese patients who is known to have many co-morbid diseases that necessitates multiple drug use. The aim of the \u0000present study is to determine the frequency and severity of potential DDIs (pDDIs) in obese patients. \u0000Material and Methods: This cross-sectional study analyzed the patient charts that admitted to obesity outpatient clinic of tertiary care \u0000hospital from April 1, 2016 to July 1, 2017. The severity of DDIs was interpreted using the Lexi-comp® drug interaction database. A chisquare \u0000test was performed for the comparison of the presence of DDIs based on patients’ demographic characteristics [gender (male/ \u0000female), age categories (18-44, 45-64 and ≥65 years) and BMI (30-34.9, 35-39.9 and ≥40 kg/m2)], co-morbid clinical conditions and \u0000number of drugs. The comparisons were considered as statistically significant at p< 0.05. \u0000Results: Out of 476 patient data evaluated, a total of 781 drugs were prescribed. Among 190 patients who were prescribed two or more \u0000drugs, 35 (18.4%) patients had one or more pDDIs. We determined 48 (70.6%) C, 12 (17.6%) B, 7 (10.3%) D and 1 (1.5%) X risk category \u0000interactions. The most common pDDIs were between metformin and nonsteroidal anti-inflammatory drugs (7.4%). The presence of \u0000pDDIs was significantly associated with the number of prescribed drugs (p","PeriodicalId":141643,"journal":{"name":"Turkish Journal of Diabetes and Obesity","volume":"45 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128682349","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
E. Gur Kabul, Begüm Akar, B. Başakçı Çalık, Ayşe Nur BAYINDIR AKBAŞ, V. Çobankara
Aim: The aim of this study was to investigate the body composition and dietary habits of patients with Rheumatoid Arthritis (RA) and to compare them with healthy controls. Material and Methods: 64 participants (RA n=32 and mean age: 55.2±1.5 years; Healthy Group n=32 and mean age: 54.5±1.5 years) were included in the study. Body compositions (body mass index, body fat ratio, skeletal muscle mass, skeletal muscle mass index) were evaluated with the body analysis system device (Polosmart PSC12 Prolife) and dietary habits (meat/fish consumption, legumes consumption, egg consumption, milk/dairy product consumption and liquid consumption) were evaluated with questions created by the researchers. In the comparison of independent group differences, the Independent Samples T Test was used when the parametric test assumptions were met, and the Mann Whitney U test was used when the parametric test assumptions were not met.. Results: When comparing body compositions, there was a significant difference in skeletal muscle mass (p=0.001) and skeletal muscle mass index (p=0.002) in favor of the healthy group; but body mass index and body fat ratios were similar (p>0.05). When comparing the dietary habits, milk/dairy product (p=0.008), meat/fish (p=0.001), legumes (p=0.001) and liquid (p=0.046) consumptions were higher in healthy group; but egg consumption was similar (p>0.05) Conclusion: The patients with RA had less muscle mass, lower skeletal muscle mass index scores, and worse nutritional levels compared to healthy controls. In the light of these results, we recommend that patients with RA receive support from professional centers regulating dietary habits, as well as exercise methods that increase muscle mass.
{"title":"Investigation of Body Compositions and Dietary Habits of Patients with Rheumatoid Arthritis: A Case Control Study","authors":"E. Gur Kabul, Begüm Akar, B. Başakçı Çalık, Ayşe Nur BAYINDIR AKBAŞ, V. Çobankara","doi":"10.25048/tudod.1330420","DOIUrl":"https://doi.org/10.25048/tudod.1330420","url":null,"abstract":"Aim: The aim of this study was to investigate the body composition and dietary habits of patients with Rheumatoid Arthritis (RA) and \u0000to compare them with healthy controls. \u0000Material and Methods: 64 participants (RA n=32 and mean age: 55.2±1.5 years; Healthy Group n=32 and mean age: 54.5±1.5 years) \u0000were included in the study. Body compositions (body mass index, body fat ratio, skeletal muscle mass, skeletal muscle mass index) \u0000were evaluated with the body analysis system device (Polosmart PSC12 Prolife) and dietary habits (meat/fish consumption, legumes \u0000consumption, egg consumption, milk/dairy product consumption and liquid consumption) were evaluated with questions created by \u0000the researchers. In the comparison of independent group differences, the Independent Samples T Test was used when the parametric test \u0000assumptions were met, and the Mann Whitney U test was used when the parametric test assumptions were not met.. \u0000Results: When comparing body compositions, there was a significant difference in skeletal muscle mass (p=0.001) and skeletal muscle \u0000mass index (p=0.002) in favor of the healthy group; but body mass index and body fat ratios were similar (p>0.05). When comparing the \u0000dietary habits, milk/dairy product (p=0.008), meat/fish (p=0.001), legumes (p=0.001) and liquid (p=0.046) consumptions were higher \u0000in healthy group; but egg consumption was similar (p>0.05) \u0000Conclusion: The patients with RA had less muscle mass, lower skeletal muscle mass index scores, and worse nutritional levels compared \u0000to healthy controls. In the light of these results, we recommend that patients with RA receive support from professional centers regulating \u0000dietary habits, as well as exercise methods that increase muscle mass.","PeriodicalId":141643,"journal":{"name":"Turkish Journal of Diabetes and Obesity","volume":"6 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126998243","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
N. N. Aslan Çİn, Murat Açık, H. Yardımcı, A. Özçelik
Amaç: Bu çalışma, yetişkinlerin “fast food” tüketimi ile bireylerin diyet kalitelerini belirlemek amacıyla kullandığımız Sağlıklı Yeme İndeksi (HEI)-2015 ve Akdeniz Diyet Kalite İndeksi (PREDIMED) arasındaki ilişkileri değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya Ankara’da yaşayan 19-64 yaş aralığındaki yetişkin 400 birey dahil edilmiştir. Veriler bireylerin sosyodemografik özellikleri, beslenme alışkanlıkları, antropometrik ölçümleri, PREDIMED, Uluslararası Fiziksel Aktivite Ölçeği (IPAQ) ve besin tüketim kaydı sorularından oluşan anket formu ile yüz yüze toplanmıştır. Beslenme durumlarının tespiti için 24 saatlik besin tüketim kaydı alınmıştır. Diyet kalitesini belirlemek için Sağlıklı Yeme İndeksi -2015 (SYİ-2015) kullanılmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler, ki-kare testi, t testi, One Way Anova, Mann Whitney U, Kruskal Wallis testi ve linear regresyon analizi kullanılmıştır. Bulgular: Katılımcıların %63,7’si kadın, %36,3’ü erkektir. Bireylerin %56,3’ünün “fast food” tükettiği, ortalama “fast food” tüketim sıklığının 3,7±1,5 hafta olduğu saptanmıştır. Yetişkin bireylerin %30,5’i fazla kilolu/obez iken, %85,0’inin hafif fiziksel aktivite yaptığı belirlenmiştir. “Fast food” tüketen bireylerin ortalama doymuş yağ ve tekli doymamış yağ alımları tüketmeyenlere kıyasla daha fazladır (p
{"title":"Association of Fast Food Consumption with Diet Quality and Obesity in Adults: A Cross-sectional Study","authors":"N. N. Aslan Çİn, Murat Açık, H. Yardımcı, A. Özçelik","doi":"10.25048/tudod.1307530","DOIUrl":"https://doi.org/10.25048/tudod.1307530","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışma, yetişkinlerin “fast food” tüketimi ile bireylerin diyet kalitelerini belirlemek amacıyla kullandığımız Sağlıklı Yeme \u0000İndeksi (HEI)-2015 ve Akdeniz Diyet Kalite İndeksi (PREDIMED) arasındaki ilişkileri değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. \u0000Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya Ankara’da yaşayan 19-64 yaş aralığındaki yetişkin 400 birey dahil edilmiştir. Veriler bireylerin \u0000sosyodemografik özellikleri, beslenme alışkanlıkları, antropometrik ölçümleri, PREDIMED, Uluslararası Fiziksel Aktivite Ölçeği \u0000(IPAQ) ve besin tüketim kaydı sorularından oluşan anket formu ile yüz yüze toplanmıştır. Beslenme durumlarının tespiti için 24 \u0000saatlik besin tüketim kaydı alınmıştır. Diyet kalitesini belirlemek için Sağlıklı Yeme İndeksi -2015 (SYİ-2015) kullanılmıştır. Verilerin \u0000analizinde tanımlayıcı istatistikler, ki-kare testi, t testi, One Way Anova, Mann Whitney U, Kruskal Wallis testi ve linear regresyon analizi \u0000kullanılmıştır. \u0000Bulgular: Katılımcıların %63,7’si kadın, %36,3’ü erkektir. Bireylerin %56,3’ünün “fast food” tükettiği, ortalama “fast food” tüketim \u0000sıklığının 3,7±1,5 hafta olduğu saptanmıştır. Yetişkin bireylerin %30,5’i fazla kilolu/obez iken, %85,0’inin hafif fiziksel aktivite yaptığı \u0000belirlenmiştir. “Fast food” tüketen bireylerin ortalama doymuş yağ ve tekli doymamış yağ alımları tüketmeyenlere kıyasla daha fazladır \u0000(p","PeriodicalId":141643,"journal":{"name":"Turkish Journal of Diabetes and Obesity","volume":"259 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"134116914","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Aim: This study aims to investigate the relationship between obesity and depression and anxiety by determining the depression and anxiety levels of obese and non-obese patients. Material and Methods: This study was carried out between 01.02.2022 and 30.04.2022 at Samsun University Faculty of Medicine. Among all the patients registered in the obesity center, 110 patients who met the inclusion criteria and 110 non-obese patients who applied to the family medicine clinic as the control group were included in the study. Data were collected through a questionnaire formed using sociodemographic characteristics, Beck Depression Inventory (BDI), and Beck Anxiety Inventory (BAI). Results: The study encompassed of 220 patients, among whom 144 individuals (constituting 65.5% of the sample) were identified as female. Depression and anxiety levels were higher in obese subjects than in non-obese subjects (p=0.020, p=0.040, respectively). Once the body mass index (BMI) groups of the participants were compared according to BDI and BAI, severe depression symptoms and severe anxiety symptoms higher in the morbidly obese group. The difference between the groups according to both BDI and BAI was found to be statistically significant (respectively; p=0.005, p=0.008). The presence of moderate and severe depression and anxiety symptoms were determined as independent risk factors for the development of obesity (respectively; OR=5.329, 95% CI 2.98-13.41, p=0.012; OR=3.452, 95% CI 1.56-7.89, p=0.023). Conclusion: This study revealed that the prevalence of depression and anxiety symptoms was found to be high in obese individuals. It was observed that as BMI increased, the severity of depression and anxiety symptoms increased.
目的:通过测定肥胖和非肥胖患者的抑郁和焦虑水平,探讨肥胖与抑郁和焦虑的关系。材料和方法:本研究于2022年2月1日至2022年4月30日在三星大学医学院进行。在肥胖中心登记的所有患者中,符合纳入标准的110例患者和向家庭医学诊所申请的110例非肥胖患者作为对照组纳入研究。通过社会人口学特征问卷、贝克抑郁量表(BDI)和贝克焦虑量表(BAI)收集数据。结果:研究纳入220例患者,其中144例(占样本的65.5%)为女性。肥胖受试者的抑郁和焦虑水平高于非肥胖受试者(p=0.020, p=0.040)。一旦根据BDI和BAI对参与者的身体质量指数(BMI)组进行比较,重度抑郁症状和重度焦虑症状在病态肥胖组中更高。各组间BDI和BAI的差异均有统计学意义(分别为;p = 0.005, p = 0.008)。中度和重度抑郁和焦虑症状的存在被确定为肥胖发展的独立危险因素(分别;OR=5.329, 95% CI 2.98 ~ 13.41, p=0.012;OR=3.452, 95% CI 1.56-7.89, p=0.023)。结论:本研究发现肥胖人群抑郁和焦虑症状的患病率较高。据观察,随着体重指数的增加,抑郁和焦虑症状的严重程度也会增加。
{"title":"Obezite ile Depresyon ve Anksiyete Düzeyleri Arasındaki İlişki: Kesitsel, Vaka Kontrol Çalışması","authors":"Fatma Balkoca, Mahcube Cubukcu, Nur ŞİMŞEK YURT","doi":"10.25048/tudod.1323889","DOIUrl":"https://doi.org/10.25048/tudod.1323889","url":null,"abstract":"Aim: This study aims to investigate the relationship between obesity and depression and anxiety by determining the depression and \u0000anxiety levels of obese and non-obese patients. \u0000Material and Methods: This study was carried out between 01.02.2022 and 30.04.2022 at Samsun University Faculty of Medicine. \u0000Among all the patients registered in the obesity center, 110 patients who met the inclusion criteria and 110 non-obese patients who \u0000applied to the family medicine clinic as the control group were included in the study. Data were collected through a questionnaire \u0000formed using sociodemographic characteristics, Beck Depression Inventory (BDI), and Beck Anxiety Inventory (BAI). \u0000Results: The study encompassed of 220 patients, among whom 144 individuals (constituting 65.5% of the sample) were identified as \u0000female. Depression and anxiety levels were higher in obese subjects than in non-obese subjects (p=0.020, p=0.040, respectively). Once \u0000the body mass index (BMI) groups of the participants were compared according to BDI and BAI, severe depression symptoms and severe \u0000anxiety symptoms higher in the morbidly obese group. The difference between the groups according to both BDI and BAI was found to \u0000be statistically significant (respectively; p=0.005, p=0.008). The presence of moderate and severe depression and anxiety symptoms were \u0000determined as independent risk factors for the development of obesity (respectively; OR=5.329, 95% CI 2.98-13.41, p=0.012; OR=3.452, \u000095% CI 1.56-7.89, p=0.023). \u0000Conclusion: This study revealed that the prevalence of depression and anxiety symptoms was found to be high in obese individuals. It \u0000was observed that as BMI increased, the severity of depression and anxiety symptoms increased.","PeriodicalId":141643,"journal":{"name":"Turkish Journal of Diabetes and Obesity","volume":"13 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129919200","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Aim: This study aims to investigate the prevalence of overweight and obesity among municipal bus drivers in İstanbul province and explore the intricate relationships between weight status, physical activity levels, stress perception, emotional eating tendencies, and dietary patterns within this occupational group. Material and Methods: A cross-sectional study was conducted with the participation of 380 bus drivers. Data were collected through face-to-face interviews using a data collection tool consisting of an information form, the International Physical Activity Questionnaire Short Form (IPAQ-SF), the Perceived Stress Scale (PSS), the Emotional Eating Scale (EES), and 24-hour Dietary Recall. Results: The findings revealed that 85.8% of the participants were overweight (52.6%) or with obesity (33.2%). The mean PSS score was 25.8±6.7, and the mean EES score was 29.3±10.8. The participants exhibited low physical activity levels (96.1%), with a mean of 246.2±165.4, signifying inactivity. Weak positive correlations were found between PSS and ESS scores. Dietary analysis showed a moderate energy intake of 1674.4±429.5 kcal. Individual variability in energy intake and nutrient consumption patterns was evident. Conclusion: The high prevalence of overweight and obesity among municipal bus drivers highlights the importance of targeted interventions for improved lifestyle and reduced health risks in this occupational group.
{"title":"Ağırlık Önemlidir: Belediye Otobüs Şoförlerinde Fazla Kilo ve Obezite Prevalansı ile Fiziksel Aktivite, Stres, Duygusal Yeme ve Diyet İlişkisinin İncelenmesi","authors":"Ahmet Murat Günal","doi":"10.25048/tudod.1346036","DOIUrl":"https://doi.org/10.25048/tudod.1346036","url":null,"abstract":"Aim: This study aims to investigate the prevalence of overweight and obesity among municipal bus drivers in İstanbul province and \u0000explore the intricate relationships between weight status, physical activity levels, stress perception, emotional eating tendencies, and \u0000dietary patterns within this occupational group. \u0000Material and Methods: A cross-sectional study was conducted with the participation of 380 bus drivers. Data were collected through \u0000face-to-face interviews using a data collection tool consisting of an information form, the International Physical Activity Questionnaire \u0000Short Form (IPAQ-SF), the Perceived Stress Scale (PSS), the Emotional Eating Scale (EES), and 24-hour Dietary Recall. \u0000Results: The findings revealed that 85.8% of the participants were overweight (52.6%) or with obesity (33.2%). The mean PSS score \u0000was 25.8±6.7, and the mean EES score was 29.3±10.8. The participants exhibited low physical activity levels (96.1%), with a mean \u0000of 246.2±165.4, signifying inactivity. Weak positive correlations were found between PSS and ESS scores. Dietary analysis showed a \u0000moderate energy intake of 1674.4±429.5 kcal. Individual variability in energy intake and nutrient consumption patterns was evident. \u0000Conclusion: The high prevalence of overweight and obesity among municipal bus drivers highlights the importance of targeted \u0000interventions for improved lifestyle and reduced health risks in this occupational group.","PeriodicalId":141643,"journal":{"name":"Turkish Journal of Diabetes and Obesity","volume":"22 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133908304","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Ülger KAÇAR MUTLUTÜRK, Betül Çi̇çek, Fahriye Bayram, F. Doğruel
Aim: According to studies, the individual cardiovascular disease (CVD) risk is predicted and low density lipoprotein cholesterol (LDL cholesterol) sub-group concentration better than LDL cholesterol. High fat and cholesterol intakes are generally considered to pose a risk on CVD. The purpose of this study is to analogize LDL sub-group concentration pre and post a diet with LowFat and LowCholesterol written a prescription to dyslipidemic sicks along 3 months. Material and Methods: Diagnosticated dyslipidemia sicks (n=47) on the part of the endocrinologist were pursued along 3 months via a LowFat, LowCholesterol diet upon a lasting a month basis, on condition that they were proper for each. Before and after dietary intervention periods, biochemical parameters and anthropometric measurements were compared. Results: A sum of 47 participants (15 men and 32 women) with an average age of 48.51±9.86 years were involved. 13 women were at premenopausal and 19 women were at postmenopausal stages of 32 women involved. Small dense LDL (Sd-LDL) decreased from 11.0 (0.0-37.0) mg/dL at the beginning to 7.0 (0.0-68.1) mg/dL after the dietary intervention, but this decline was unimportant (p=0.686). Midbands (MiDC, MidB, MidA) subgroups of intermediate density lipoprotein cholesterol (IDL-cholesterol) declined considerably after dietary interference (p
{"title":"Dislipidemik Hastalarda Az Yağlı ve Az Kolesterollü Diyet Müdahalesinin LDL Alt Grupları Üzerine Etkisi: Epidemiyolojik Gözlemsel Çalışma","authors":"Ülger KAÇAR MUTLUTÜRK, Betül Çi̇çek, Fahriye Bayram, F. Doğruel","doi":"10.25048/tudod.1182426","DOIUrl":"https://doi.org/10.25048/tudod.1182426","url":null,"abstract":"Aim: According to studies, the individual cardiovascular disease (CVD) risk is predicted and low density lipoprotein cholesterol (LDL \u0000cholesterol) sub-group concentration better than LDL cholesterol. High fat and cholesterol intakes are generally considered to pose a risk \u0000on CVD. The purpose of this study is to analogize LDL sub-group concentration pre and post a diet with LowFat and LowCholesterol \u0000written a prescription to dyslipidemic sicks along 3 months. \u0000Material and Methods: Diagnosticated dyslipidemia sicks (n=47) on the part of the endocrinologist were pursued along 3 months \u0000via a LowFat, LowCholesterol diet upon a lasting a month basis, on condition that they were proper for each. Before and after dietary \u0000intervention periods, biochemical parameters and anthropometric measurements were compared. \u0000Results: A sum of 47 participants (15 men and 32 women) with an average age of 48.51±9.86 years were involved. 13 women were at \u0000premenopausal and 19 women were at postmenopausal stages of 32 women involved. Small dense LDL (Sd-LDL) decreased from 11.0 \u0000(0.0-37.0) mg/dL at the beginning to 7.0 (0.0-68.1) mg/dL after the dietary intervention, but this decline was unimportant (p=0.686). \u0000Midbands (MiDC, MidB, MidA) subgroups of intermediate density lipoprotein cholesterol (IDL-cholesterol) declined considerably after \u0000dietary interference (p","PeriodicalId":141643,"journal":{"name":"Turkish Journal of Diabetes and Obesity","volume":"89 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"123691242","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Uyku, kas metabolizması için önemli faktörlerden biridir. Uyku yoksunluğunun (UY) kas rejenerasyonunu bozduğu gösterilmiştir. Myostatin iskelet kası hücreleri tarafından eksprese edilir ve kas büyümesini sınırlandırır. Çalışmamızın amacı, sıçanlarda akut uyku yoksunluğunun iskelet kası myostatin düzeyleri üzerindeki etkilerini değerlendirmektir. Gereç ve Yöntemler: Yirmi bir erkek Wistar albino sıçan (200-250g) rastgele üç gruba (n=7) ayrılmıştır: Kontrol grubu, Geniş platform (GP) grubu ve UY grubu. REM UY, 72 saat boyunca modifiye çoklu platform yöntemi kullanılarak indüklenmiştir. Lökomotor aktivite gruplar arasında açık alan testi (OFT) kullanılarak değerlendirilmiştir. Gastroknemius ve soleus kas dokuları alınmış ve kas dokularında myostatin, malondialdehit (MDA), glutatyon (GSH) ve glikojen seviyeleri ölçülmüştür. Bulgular: Bu çalışma, akut UY’nin kontrol grubuna kıyasla soleus kasında myostatin (1161±39,55) ve MDA (115,37±8,47) seviyelerinde artışa neden olduğunu göstermiştir (sırasıyla p=0,036 ve p=0,01). OFT’de geçilen kare sayısı diğer gruplarla karşılaştırıldığında artmıştır (56,33±22,02) (p=0,001 ve p=0,044). Gastroknemius kasında GSH (4,86±0,26) ve glikojen seviyeleri (5,13±0,21) UY grubunda azalmıştır (sırasıyla p=0,007 ve p=0,028). Sonuç: Bu veriler, REM uyku yoksunluğunun iskelet kasındaki myostatin seviyelerini ve oksidatif stres parametrelerini farklı kas tiplerinde farklı miktarlarda değiştirerek kas metabolizmasını etkilediğini gösterebilir.
{"title":"The Effects of REM Sleep Deprivation on Skeletal Muscle Myostatin Levels in Rats","authors":"İsmetcan İleri̇, İnci Turan","doi":"10.25048/tudod.1342082","DOIUrl":"https://doi.org/10.25048/tudod.1342082","url":null,"abstract":"Amaç: Uyku, kas metabolizması için önemli faktörlerden biridir. Uyku yoksunluğunun (UY) kas rejenerasyonunu bozduğu gösterilmiştir. \u0000Myostatin iskelet kası hücreleri tarafından eksprese edilir ve kas büyümesini sınırlandırır. Çalışmamızın amacı, sıçanlarda akut uyku \u0000yoksunluğunun iskelet kası myostatin düzeyleri üzerindeki etkilerini değerlendirmektir. \u0000Gereç ve Yöntemler: Yirmi bir erkek Wistar albino sıçan (200-250g) rastgele üç gruba (n=7) ayrılmıştır: Kontrol grubu, Geniş platform \u0000(GP) grubu ve UY grubu. REM UY, 72 saat boyunca modifiye çoklu platform yöntemi kullanılarak indüklenmiştir. Lökomotor aktivite \u0000gruplar arasında açık alan testi (OFT) kullanılarak değerlendirilmiştir. Gastroknemius ve soleus kas dokuları alınmış ve kas dokularında \u0000myostatin, malondialdehit (MDA), glutatyon (GSH) ve glikojen seviyeleri ölçülmüştür. \u0000Bulgular: Bu çalışma, akut UY’nin kontrol grubuna kıyasla soleus kasında myostatin (1161±39,55) ve MDA (115,37±8,47) seviyelerinde \u0000artışa neden olduğunu göstermiştir (sırasıyla p=0,036 ve p=0,01). OFT’de geçilen kare sayısı diğer gruplarla karşılaştırıldığında artmıştır \u0000(56,33±22,02) (p=0,001 ve p=0,044). Gastroknemius kasında GSH (4,86±0,26) ve glikojen seviyeleri (5,13±0,21) UY grubunda azalmıştır \u0000(sırasıyla p=0,007 ve p=0,028). \u0000Sonuç: Bu veriler, REM uyku yoksunluğunun iskelet kasındaki myostatin seviyelerini ve oksidatif stres parametrelerini farklı kas tiplerinde \u0000farklı miktarlarda değiştirerek kas metabolizmasını etkilediğini gösterebilir.","PeriodicalId":141643,"journal":{"name":"Turkish Journal of Diabetes and Obesity","volume":"34 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115283198","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Bu araştırmanın amacı, COVID-19 pandemi sürecinde tip 2 diyabetli bireylerin vitamin-mineral ve bitkisel ürün kullanımlarının değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntemler: Kesitsel ve tanımlayıcı tipteki bu araştırma, İzmir ilinde yaşayan 246 tip 2 diyabetli birey ile yürütülmüştür. Bireylerin sosyo-demografik özellikleri, vitamin-mineral ve bitkisel ürün kullanımları sorgulanarak anket formuna kaydedilmiştir. Bireylerin vücut ağırlığı (kg) ve boy uzunluğu (cm) ölçülerek, Beden kütle indeksi (BKİ, kg/m2) hesaplanmıştır. Bulgular: Bireylerin yaş ortalaması 54,68 ± 8,62 yıl olup, %26’sı erkek (n=64), %74’ü kadındır (n=182). COVID-19 öncesi dönemde vitamin-mineral kullananların oranı %36,6 (n=90) iken, bu oran COVID-19 sürecinde anlamlı artış göstermiştir (%52,4; n=129; p
{"title":"COVID-19 Pandemisi Sürecinde Tip 2 Diyabetli Bireylerin Vitamin-Mineral ve Bitkisel Ürün Kullanımlarının Değerlendirilmesi: İzmir İli Örneği Kesitsel Araştırma","authors":"G. Kaner, Buse Bakir","doi":"10.25048/tudod.1252289","DOIUrl":"https://doi.org/10.25048/tudod.1252289","url":null,"abstract":"Amaç: Bu araştırmanın amacı, COVID-19 pandemi sürecinde tip 2 diyabetli bireylerin vitamin-mineral ve bitkisel ürün kullanımlarının \u0000değerlendirilmesidir. \u0000Gereç ve Yöntemler: Kesitsel ve tanımlayıcı tipteki bu araştırma, İzmir ilinde yaşayan 246 tip 2 diyabetli birey ile yürütülmüştür. \u0000Bireylerin sosyo-demografik özellikleri, vitamin-mineral ve bitkisel ürün kullanımları sorgulanarak anket formuna kaydedilmiştir. \u0000Bireylerin vücut ağırlığı (kg) ve boy uzunluğu (cm) ölçülerek, Beden kütle indeksi (BKİ, kg/m2) hesaplanmıştır. \u0000Bulgular: Bireylerin yaş ortalaması 54,68 ± 8,62 yıl olup, %26’sı erkek (n=64), %74’ü kadındır (n=182). COVID-19 öncesi dönemde \u0000vitamin-mineral kullananların oranı %36,6 (n=90) iken, bu oran COVID-19 sürecinde anlamlı artış göstermiştir (%52,4; n=129; \u0000p","PeriodicalId":141643,"journal":{"name":"Turkish Journal of Diabetes and Obesity","volume":"21 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"117140475","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}