Pub Date : 2022-12-31DOI: 10.38079/igusabder.1145860
Kahraman Güler, Murat Nuri Ağirman
Amaç: Bu çalışmanın amacı bireylerin travmalarını ve travma sonrası belirtilerini belirleyen, DSM-5 ile uyumlu, geçerli ve güvenilir Çok Boyutlu Travma Ölçeği’nin geliştirilmesi ve bu ölçeğin psikometrik özelliklerinin incelenmesi amaçlanmaktadır.Yöntem: Çalışmanın örneklem grubu 18 yaş ve üzeri 1054 bireyden (843 kadın 211 erkek) oluşmaktadır. Veriler, demografik bilgi formu, Çocukluk Çağı Travmaları Ölçeği, Travma Sonrası Stres Bozukluğu Kontrol Listesi - Sivil Versiyon, Bilişsel Duygu Düzenleme Ölçeği, Stresle Başa Çıkma Tarzları Ölçeği ve Çok Boyutlu Travma Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Çok Boyutlu Travma Ölçeği’nin (ÇBTÖ) geçerliliğine ve güvenilirliğini dair gerekli analizler uygulanmıştır. Ölçek geliştirme basamakları titizlikle takip edilerek ölçüm aracının yapı geçerliliğini desteklemek amacıyla sırasıyla Açımlayıcı Faktör Analizi ve Doğrulayıcı Faktör Analizi uygulanmıştır.Bulgular: Elde edilen bulgular neticesinde ÇBTÖ’de yer alan ilk ölçek olan Çocukluk Çağı Travmaları Ölçeği’nde (ÇÇTÖ) 31 madde ve 6 alt boyuttan (duygusal ihmal/istismar, fiziksel istismar, fiziksel ihmal, cinsel istismar, ikincil travma ve diğer travmalar); ve ÇÇTÖ’de bulunan ikinci ölçek olan Travma Sonrası Belirtiler Ölçeği’nde (TSBÖ) 26 madde ve 6 alt boyuttan (kaçınma, yineleme, aşırı tepki, bilişsel bozulma, işlevsel bozulma ve çözülme belirtileri) oluşan toplamda 57 madde ve 12 alt boyutluk bir ölçüm aracı geliştirilmiştir. ÇÇTÖ için açıklanan toplam varyans %62,58 olarak bulunurken, cranbach alpha güvenilirlik katsayısı 0,87 olarak elde edilmiştir. TSBÖ için açıklanan toplam varyans %67,19 olarak saptanmış olup, cranbach alpha güvenilirlik katsayısı 0,94 olarak bulunmuştur. Alt boyutların güvenilirlik değerleri 0,50 – 0,91 arasında değişiklik göstermektedir. Ölçekte gerekli metotlar ile her alt boyuttan ayrı ayrı kesme puanı belirlenmiştir.Sonuç: 57 madde ve 12 alt boyuttan oluşan 5’li likert şeklinde tasarlanan, yüksek düzeyde geçerliliğe ve güvenilirliğe sahip “Çok Boyutlu Travma Ölçeği (ÇBTÖ)” literatüre kazandırılmıştır.
这项工作的目的是开发多维Tramma测量,该测量可以识别损伤和创伤后症状,与DSM-5兼容。方法是检查该量表的心理测量特征。示例工作组为18岁及以上1054人(843名女性211人)。收集数据、人口统计信息表、儿童呼叫流量大小、Trafma后期压力干扰控制列表-民用版、科学精神编辑大小、压力输出目标大小和多规模旅行大小。Çok Boyutlu TrafmaÖlçeği’nin(ÇBTÖ)geçerliliğine ve güvenilirliğini dair gerekli analizler维吾尔语ıştır。为了支持测量仪器的弹性,对测量步骤进行了准确监测,并应用了测量因子分析。研究结果是:在儿童交通单元的31个和6个子维度中测量的BTÖ测量单元的第一维度,测量了测量仪器的韧性。(情绪障碍/焦虑、身体障碍、生理障碍、性虐待、二次创伤和其他创伤);除了ÇÇTÖ第二维度的物质数量(TSBÖ)和6个子维度(诱拐、重复、过度反应、认知障碍、操作障碍和解决指标)外,还开发了一个由57种材料和12个子维度组成的测量工具。当ÇÇTÖ的总值为62.58%时,cranbachα置信倍数为0.87%。TSB解释的总方差为67.19%,克兰巴赫α计数为0.94。较低尺寸的安全值介于0.50和0.91之间。测量是由每个子维度的不同切割点确定的。结果是,它们设计为5升物质和12升液体,高质量可靠的“多维Tramma尺寸(ÇBTÖ)”文献。
{"title":"Çocukluk Dönemi Travmalarının Yetişkinlik Dönemi Tutum ve Davranışlarını Belirlemeye İlişkin Ölçek Geliştirme Çalışması: Çok Boyutlu Travma Ölçeği","authors":"Kahraman Güler, Murat Nuri Ağirman","doi":"10.38079/igusabder.1145860","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1145860","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışmanın amacı bireylerin travmalarını ve travma sonrası belirtilerini belirleyen, DSM-5 ile uyumlu, geçerli ve güvenilir Çok Boyutlu Travma Ölçeği’nin geliştirilmesi ve bu ölçeğin psikometrik özelliklerinin incelenmesi amaçlanmaktadır.Yöntem: Çalışmanın örneklem grubu 18 yaş ve üzeri 1054 bireyden (843 kadın 211 erkek) oluşmaktadır. Veriler, demografik bilgi formu, Çocukluk Çağı Travmaları Ölçeği, Travma Sonrası Stres Bozukluğu Kontrol Listesi - Sivil Versiyon, Bilişsel Duygu Düzenleme Ölçeği, Stresle Başa Çıkma Tarzları Ölçeği ve Çok Boyutlu Travma Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Çok Boyutlu Travma Ölçeği’nin (ÇBTÖ) geçerliliğine ve güvenilirliğini dair gerekli analizler uygulanmıştır. Ölçek geliştirme basamakları titizlikle takip edilerek ölçüm aracının yapı geçerliliğini desteklemek amacıyla sırasıyla Açımlayıcı Faktör Analizi ve Doğrulayıcı Faktör Analizi uygulanmıştır.Bulgular: Elde edilen bulgular neticesinde ÇBTÖ’de yer alan ilk ölçek olan Çocukluk Çağı Travmaları Ölçeği’nde (ÇÇTÖ) 31 madde ve 6 alt boyuttan (duygusal ihmal/istismar, fiziksel istismar, fiziksel ihmal, cinsel istismar, ikincil travma ve diğer travmalar); ve ÇÇTÖ’de bulunan ikinci ölçek olan Travma Sonrası Belirtiler Ölçeği’nde (TSBÖ) 26 madde ve 6 alt boyuttan (kaçınma, yineleme, aşırı tepki, bilişsel bozulma, işlevsel bozulma ve çözülme belirtileri) oluşan toplamda 57 madde ve 12 alt boyutluk bir ölçüm aracı geliştirilmiştir. ÇÇTÖ için açıklanan toplam varyans %62,58 olarak bulunurken, cranbach alpha güvenilirlik katsayısı 0,87 olarak elde edilmiştir. TSBÖ için açıklanan toplam varyans %67,19 olarak saptanmış olup, cranbach alpha güvenilirlik katsayısı 0,94 olarak bulunmuştur. Alt boyutların güvenilirlik değerleri 0,50 – 0,91 arasında değişiklik göstermektedir. Ölçekte gerekli metotlar ile her alt boyuttan ayrı ayrı kesme puanı belirlenmiştir.Sonuç: 57 madde ve 12 alt boyuttan oluşan 5’li likert şeklinde tasarlanan, yüksek düzeyde geçerliliğe ve güvenilirliğe sahip “Çok Boyutlu Travma Ölçeği (ÇBTÖ)” literatüre kazandırılmıştır.","PeriodicalId":34582,"journal":{"name":"Istanbul Gelisim Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"70164632","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-12-31DOI: 10.38079/igusabder.1199259
Halime PULAT DEMİR, K. Karşidağ
Amaç: Çocukluk çağında obezite tüm dünyada artmaktadır. Bu çalışma ilköğretim çağındaki çocuklarda obezite üzerinde etkili olan bazı faktörlerin araştırılması amacıyla yapılmıştır.Yöntem: Çalışma İstanbul'da iki farklı okulda 621 ilköğretim öğrencisi üzerinde gerçekleştirilmiştir. Çocuklar 7-15 yaş grubunda olup rastgele örneklem yöntemi ile seçilmiştir. Çocuklara demografik özellikler, beslenme ve fiziksel aktivite ile ilgili sorulardan oluşan bir anket uygulanmış olup, bazı antropometrik ölçümleri alınmıştır. Çocukların Beden Kütle Indeksi (BKİ) değerleri Türk çocuklarının persentillerine göre sınıflandırılmıştır. Veriler SPSS 13.0 programı ile değerlendirilmiştir.Bulgular: Öğrencilerin %47,5’i kız, %52,5’i erkektir. BKİ sınıflandırmasında öğrencilerin %11,8'i obez bulunmuştur. Özel okuldaki öğrencilerde obezite prevalansı %17,3 devlet okulundaki öğrencilerde %6,6’dır (p<0,05). Üniversite mezunu anne ve babaların çocuklarında, aile birey sayısı üç kişi olanlarda obezite oranı daha fazladır (p<0,05). Beslenme alışkanlıklarına göre düzenli akşam yemeği tüketmeyenlerde ve sevinçli/mutlu olduğunda iştah değişimi olmayanlarda daha fazla obezite oranı görülmüştür (p<0,05). Ayrıca, okula özel araba ile giden öğrencilerin obezite oranı en fazladır (%18,2; p< 0,05).Sonuç: Çalışma sonucunda çocuklarda obezite oranı yüksek eğitim düzeyine sahip anne ve babaların çocuklarında, özel okula giden çocuklarda ve üç kişilik ailelerde yaşayanlarda daha yüksek bulunmuştur. Çocuklarda obezite gelişimini önlemek için okullarda düzenli olarak antropometrik ölçümlerin alınması, öğrencilere ve ebeveynlere sağlıklı beslenmeye yönelik eğitimlerin verilmesi faydalı olabilir.
目标是在全世界范围内增加儿童肥胖。本研究旨在调查影响教育早期儿童肥胖的一些因素。方法:伊斯坦布尔两所不同的学校对621名大学生进行了调查。儿童年龄为7-15岁,随机抽取。对儿童进行了关于人口特征、营养和体育活动的问卷调查,并进行了一些人体测量。Çocukların Beden Kütle Indeksi。数据采用SPSS 13.0软件进行评估,结果为47.5%的学生和52.5%的女孩。在英国,11.8%的学生肥胖。在私立学校,17.3所公立学校的学生肥胖率为6.6%(p<0.05)。当一家三口时,父母子女的大学学历高于肥胖率(p<0.05)。根据饮食习惯,当不吃常规晚餐和快乐/快乐时,肥胖率更高(p<0.05)。此外,乘坐私家车上学的学生的肥胖率更高(18.2;p<0.05)。因此,父母和父母的孩子、上私立学校的孩子和住在三个家庭的孩子的肥胖率都更高。儿童定期进行人体测量可能有助于预防肥胖的发展,为学生和家长提供健康教育。
{"title":"İlköğretim Çağındaki Çocuklarda Obezite Üzerinde Etkili Olan Bazı Faktörlerin İncelenmesi: İstanbul Örneği","authors":"Halime PULAT DEMİR, K. Karşidağ","doi":"10.38079/igusabder.1199259","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1199259","url":null,"abstract":"Amaç: Çocukluk çağında obezite tüm dünyada artmaktadır. Bu çalışma ilköğretim çağındaki çocuklarda obezite üzerinde etkili olan bazı faktörlerin araştırılması amacıyla yapılmıştır.Yöntem: Çalışma İstanbul'da iki farklı okulda 621 ilköğretim öğrencisi üzerinde gerçekleştirilmiştir. Çocuklar 7-15 yaş grubunda olup rastgele örneklem yöntemi ile seçilmiştir. Çocuklara demografik özellikler, beslenme ve fiziksel aktivite ile ilgili sorulardan oluşan bir anket uygulanmış olup, bazı antropometrik ölçümleri alınmıştır. Çocukların Beden Kütle Indeksi (BKİ) değerleri Türk çocuklarının persentillerine göre sınıflandırılmıştır. Veriler SPSS 13.0 programı ile değerlendirilmiştir.Bulgular: Öğrencilerin %47,5’i kız, %52,5’i erkektir. BKİ sınıflandırmasında öğrencilerin %11,8'i obez bulunmuştur. Özel okuldaki öğrencilerde obezite prevalansı %17,3 devlet okulundaki öğrencilerde %6,6’dır (p<0,05). Üniversite mezunu anne ve babaların çocuklarında, aile birey sayısı üç kişi olanlarda obezite oranı daha fazladır (p<0,05). Beslenme alışkanlıklarına göre düzenli akşam yemeği tüketmeyenlerde ve sevinçli/mutlu olduğunda iştah değişimi olmayanlarda daha fazla obezite oranı görülmüştür (p<0,05). Ayrıca, okula özel araba ile giden öğrencilerin obezite oranı en fazladır (%18,2; p< 0,05).Sonuç: Çalışma sonucunda çocuklarda obezite oranı yüksek eğitim düzeyine sahip anne ve babaların çocuklarında, özel okula giden çocuklarda ve üç kişilik ailelerde yaşayanlarda daha yüksek bulunmuştur. Çocuklarda obezite gelişimini önlemek için okullarda düzenli olarak antropometrik ölçümlerin alınması, öğrencilere ve ebeveynlere sağlıklı beslenmeye yönelik eğitimlerin verilmesi faydalı olabilir.","PeriodicalId":34582,"journal":{"name":"Istanbul Gelisim Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"70165143","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-12-31DOI: 10.38079/igusabder.1157491
Z. Erdem, Şenay Erdoğan Durmuş, H. Barut
Aim: In this study, it was aimed to investigate the malignancy rates of nondiagnostic (ND) thyroid fine-needle aspiration cytology (FNAC) material by evaluating either the result of the second FNAC or resection/biopsy materials.Method: Among the 1165 thyroid FNAC cases evaluated in the Pathology Department of Başakşehir Çam and Sakura City Hospital within 9 months (October 2020-June 2021), 102 cases (8,7%) diagnosed with ND were included in the study. At the end of the 6-15 months follow-up period after the diagnosis of ND, the results of the second FNAC or resection (thyroidectomy, lobectomy)/biopsy of the cases were evaluated. Diameter and sonographic features of thyroid nodules (solid, cystic, mixed) were also noted.Results: 49% of the cases (n:50) had a second FNAC. Resection/biopsy was performed in only 12 (11,8%) cases. Of these 62 cases, 39 were diagnosed by second FNAC and 7 by resection/biopsy as benign (74,1%), and 5 cases were diagnosed as malignant by resection/biopsy. 7 cases were diagnosed as nondiagnostic again after the second FNAC. Final diagnosis (by resection) of the case whose second FNAC result was reported as suspicious for malignancy was papillary microcarcinoma. This case was included in the group ‘diagnosed as malignant only by resection/biopsy. In other words, malignancy was detected in 5 of 62 patients who underwent a second FNAC or resection/biopsy. The risk of malignancy was found to be 8% in the patient population included in the study with the diagnosis of ND.Conclusion: A low rate of NE results were found in this ultrasound-guided thyroid series (8,7%). After the second FNAC or resection, malignancy rates was found to be 8%. Although this result is compatible with the results of some studies, it is considerably lower than others. It would be appropriate to follow up on ND nodules with their clinical/sonographic features. Additional studies with large series will be more helpful in determining the malignancy rates of the ND group.
{"title":"The Evaluation of Malignancy Rates of Nondiagnostic Cases in Thyroid Fine-Needle Aspirations","authors":"Z. Erdem, Şenay Erdoğan Durmuş, H. Barut","doi":"10.38079/igusabder.1157491","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1157491","url":null,"abstract":"Aim: In this study, it was aimed to investigate the malignancy rates of nondiagnostic (ND) thyroid fine-needle aspiration cytology (FNAC) material by evaluating either the result of the second FNAC or resection/biopsy materials.Method: Among the 1165 thyroid FNAC cases evaluated in the Pathology Department of Başakşehir Çam and Sakura City Hospital within 9 months (October 2020-June 2021), 102 cases (8,7%) diagnosed with ND were included in the study. At the end of the 6-15 months follow-up period after the diagnosis of ND, the results of the second FNAC or resection (thyroidectomy, lobectomy)/biopsy of the cases were evaluated. Diameter and sonographic features of thyroid nodules (solid, cystic, mixed) were also noted.Results: 49% of the cases (n:50) had a second FNAC. Resection/biopsy was performed in only 12 (11,8%) cases. Of these 62 cases, 39 were diagnosed by second FNAC and 7 by resection/biopsy as benign (74,1%), and 5 cases were diagnosed as malignant by resection/biopsy. 7 cases were diagnosed as nondiagnostic again after the second FNAC. Final diagnosis (by resection) of the case whose second FNAC result was reported as suspicious for malignancy was papillary microcarcinoma. This case was included in the group ‘diagnosed as malignant only by resection/biopsy. In other words, malignancy was detected in 5 of 62 patients who underwent a second FNAC or resection/biopsy. The risk of malignancy was found to be 8% in the patient population included in the study with the diagnosis of ND.Conclusion: A low rate of NE results were found in this ultrasound-guided thyroid series (8,7%). After the second FNAC or resection, malignancy rates was found to be 8%. Although this result is compatible with the results of some studies, it is considerably lower than others. It would be appropriate to follow up on ND nodules with their clinical/sonographic features. Additional studies with large series will be more helpful in determining the malignancy rates of the ND group.","PeriodicalId":34582,"journal":{"name":"Istanbul Gelisim Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi","volume":" ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"47051705","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-12-31DOI: 10.38079/igusabder.1105142
Emre Özgür, Anıl Yildiz, Süleyman Bademler, Uğur Gezer
Amaç: Son yıllarda tıp biliminin farklı disiplinlerinde sıkça karşılaşılan kavramlardan biri olan “sıvı biyopsi”, hastaların tanı, prognoz analizi ve tedaviye cevabını değerlendirme gibi konularda girişimsel doku biyopsisi yerine, kan ve çeşitli vücut sıvılarındaki moleküler ve epigenetik biyobelirteçlerin kullanılmasını içerir. Dolaşımda serbest halde dolaşan DNA’da (‘cell-free DNA’, cfDNA) kanser hücrelerine özgü gen mutasyonlarının saptanması, kanser hücrelerinin içeriğinin vücut sıvılarına geçtiğinin kesin kanıtı olarak kabul edilmektedir. cfDNA’nın bileşiminin belirlenmesine yönelik dizileme çalışmaları, perisentrik satellit DNA dizilerinin, cfDNA’da genom oranlarına kıyasla daha fazla oranda temsil edildiğini bildirmiştir. Bu çalışmada, kanser açısından spesifik dizilerin saptanması amacıyla, Sat-2 dizilerinin polimeraz zincir reaksiyonunda (PCR) çoğaltılmaları sonrasında daha detaylı karakterizasyonu amaçlanmıştır.Yöntem: Çalışmada, sağlıklı ve metastatik meme kanserli hastaların plazmalarından 1. ve 10. kromozoma spesifik Sat-2 dizileri PCR ile çoğaltıldıktan sonra, otomatik elektroforez sisteminde ayrıştırıldılar.Bulgular: Yapılan büyüklük analizinde, iki bölgeden çok sayıda amplikon oluştuğu, bunların yaklaşık %50’ni sırasıyla 143 ve 115 bç uzunluğunda ürünlerin oluşturduğu belirlenmiştir. Bu iki PCR amplikonunun miktarı meme kanserli hastalarda daha yüksek olarak hesaplandı. Onuncu kromozoma özgü 115 bç’lik fargman dışındaki Sat-2 dizileri açısından kontroller ile hastalar arasında önemli farklar olduğu belirlenmiştir.Sonuç: Çalışma kapsamında elde edilen bulgular, Sat-2 tekrar elementine ait DNA dizilerinin sekanslanması sonrası kansere spesifik hedef bölgelerin saptanabileceğini ortaya koymaktadır.
{"title":"Kan Plazmasında Satellit-2 Tekrar Elementi DNA Dizilerinin Karakterizasyonu","authors":"Emre Özgür, Anıl Yildiz, Süleyman Bademler, Uğur Gezer","doi":"10.38079/igusabder.1105142","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1105142","url":null,"abstract":"Amaç: Son yıllarda tıp biliminin farklı disiplinlerinde sıkça karşılaşılan kavramlardan biri olan “sıvı biyopsi”, hastaların tanı, prognoz analizi ve tedaviye cevabını değerlendirme gibi konularda girişimsel doku biyopsisi yerine, kan ve çeşitli vücut sıvılarındaki moleküler ve epigenetik biyobelirteçlerin kullanılmasını içerir. Dolaşımda serbest halde dolaşan DNA’da (‘cell-free DNA’, cfDNA) kanser hücrelerine özgü gen mutasyonlarının saptanması, kanser hücrelerinin içeriğinin vücut sıvılarına geçtiğinin kesin kanıtı olarak kabul edilmektedir. cfDNA’nın bileşiminin belirlenmesine yönelik dizileme çalışmaları, perisentrik satellit DNA dizilerinin, cfDNA’da genom oranlarına kıyasla daha fazla oranda temsil edildiğini bildirmiştir. Bu çalışmada, kanser açısından spesifik dizilerin saptanması amacıyla, Sat-2 dizilerinin polimeraz zincir reaksiyonunda (PCR) çoğaltılmaları sonrasında daha detaylı karakterizasyonu amaçlanmıştır.Yöntem: Çalışmada, sağlıklı ve metastatik meme kanserli hastaların plazmalarından 1. ve 10. kromozoma spesifik Sat-2 dizileri PCR ile çoğaltıldıktan sonra, otomatik elektroforez sisteminde ayrıştırıldılar.Bulgular: Yapılan büyüklük analizinde, iki bölgeden çok sayıda amplikon oluştuğu, bunların yaklaşık %50’ni sırasıyla 143 ve 115 bç uzunluğunda ürünlerin oluşturduğu belirlenmiştir. Bu iki PCR amplikonunun miktarı meme kanserli hastalarda daha yüksek olarak hesaplandı. Onuncu kromozoma özgü 115 bç’lik fargman dışındaki Sat-2 dizileri açısından kontroller ile hastalar arasında önemli farklar olduğu belirlenmiştir.Sonuç: Çalışma kapsamında elde edilen bulgular, Sat-2 tekrar elementine ait DNA dizilerinin sekanslanması sonrası kansere spesifik hedef bölgelerin saptanabileceğini ortaya koymaktadır. ","PeriodicalId":34582,"journal":{"name":"Istanbul Gelisim Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"70164121","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-12-31DOI: 10.38079/igusabder.1192645
Turgay Karali̇nç
Sağlık kurumları, gelecek planlamalarını sağlıklı bir temele oturtabilmeleri için, doğru stratejiler belirlemeli ve bu yönde doğru kararlar almalıdır. Bunun için ise doğru insan kaynakları planlaması yapılmalı ve doğru insan kaynağı seçimi yapılmalıdır. Personel seçimi bütün işletmeler için büyük önem taşımaktadır. Personel seçiminde en büyük maliyet yanlış personel seçimidir. Yanlış seçilen personel işe alım, eğitim, oryantasyon ve bu süreçteki bütün maliyetlerin ikinci bir defa daha yaşanmasına ve bu süreçteki bütün ekiplerin zaman maliyetlerine tekrar katlanılmasına neden olmaktadır. Küreselleşmenin ve rekabetin hızla arttığı günümüzde işletmeler rekabete ayak uydurabilecek personel istihdamını yapmaları gerekmektedir. Rekabet avantajı sağlayabilecek personel seçimi için personel seçim yöntemleri önem arz etmektedir. İşletmeler doğru personel seçimi ile birlikte doğru stratejiler belirleyebilir ve rekabetin ve küreselleşmenin arttığı piyasa koşullarında rekabet sağlayabilir ve hayatta kalabilirler. İşletmelerde uzmanlaşmış insan kaynakları yönetimi, işletmelerin gelecek stratejilerini etkileyecek ve işletmelerin sistemlerini ve süreçlerini olumlu yönde etkileyecek doğru insan kaynağını temin etmekte önemli bir yere sahiptir. Bu süreç, uzman insan kaynakları yönetiminin öngörüsünü ortaya koyması ile gerçekleşebilmektedir. Bundan dolayı insan kaynakları yönetimi personel seçimi yaparken sadece ihtiyaç olan bir pozisyonun işe alım süreci değil aynı zamanda işletmenin gelecek stratejilerinin belirlenmesinde ve sürdürülebilmesinde önemli rol oynayacak insan kaynağının teminini de sağlamaktadır.
卫生机构必须以这种方式制定正确的战略和做出正确的决定,以便他们的未来计划能够建立在健康的基础上。因此,必须规划合适的人力资源,并选择合适的人力人力资源。个人选择对所有企业都非常重要。挑选工作人员的最高成本是错误的选择。让我们做错误的工作、学习、定向,这个过程的所有成本都会在第二次发生,这个过程中的所有团队都会重新加入他们的时间成本。Kürepreseşmenin ve rekabetin hızla arttığıgünümüzde işletmeler rekabete ayak uydurabilecek personel istihdamınıyapmalarıgerekmektedir。竞争优势在于,人员甄选方法对工作人员甄选很重要。企业可以通过正确的人员选择确定正确的战略,并在更高的竞争和全球市场条件下竞争。该领域专业人力资源的管理对于确保企业影响未来战略和确保企业的系统和程序受到有效影响至关重要。在这个过程中,专家们能够展示人力资源管理的预测能力。因此,人力资源的管理不仅仅是在做出个人选择的同时雇佣一个所需职位的过程,也是确保行业未来战略的确定,并确保他们在未来发挥重要作用。
{"title":"Sağlık Kurumlarında Personel Seçme Yöntemlerinin Önemi","authors":"Turgay Karali̇nç","doi":"10.38079/igusabder.1192645","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1192645","url":null,"abstract":"Sağlık kurumları, gelecek planlamalarını sağlıklı bir temele oturtabilmeleri için, doğru stratejiler belirlemeli ve bu yönde doğru kararlar almalıdır. Bunun için ise doğru insan kaynakları planlaması yapılmalı ve doğru insan kaynağı seçimi yapılmalıdır. Personel seçimi bütün işletmeler için büyük önem taşımaktadır. Personel seçiminde en büyük maliyet yanlış personel seçimidir. Yanlış seçilen personel işe alım, eğitim, oryantasyon ve bu süreçteki bütün maliyetlerin ikinci bir defa daha yaşanmasına ve bu süreçteki bütün ekiplerin zaman maliyetlerine tekrar katlanılmasına neden olmaktadır. Küreselleşmenin ve rekabetin hızla arttığı günümüzde işletmeler rekabete ayak uydurabilecek personel istihdamını yapmaları gerekmektedir. Rekabet avantajı sağlayabilecek personel seçimi için personel seçim yöntemleri önem arz etmektedir. İşletmeler doğru personel seçimi ile birlikte doğru stratejiler belirleyebilir ve rekabetin ve küreselleşmenin arttığı piyasa koşullarında rekabet sağlayabilir ve hayatta kalabilirler. İşletmelerde uzmanlaşmış insan kaynakları yönetimi, işletmelerin gelecek stratejilerini etkileyecek ve işletmelerin sistemlerini ve süreçlerini olumlu yönde etkileyecek doğru insan kaynağını temin etmekte önemli bir yere sahiptir. Bu süreç, uzman insan kaynakları yönetiminin öngörüsünü ortaya koyması ile gerçekleşebilmektedir. Bundan dolayı insan kaynakları yönetimi personel seçimi yaparken sadece ihtiyaç olan bir pozisyonun işe alım süreci değil aynı zamanda işletmenin gelecek stratejilerinin belirlenmesinde ve sürdürülebilmesinde önemli rol oynayacak insan kaynağının teminini de sağlamaktadır.","PeriodicalId":34582,"journal":{"name":"Istanbul Gelisim Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"70165095","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-12-31DOI: 10.38079/igusabder.980901
Ayşegül Yayla, Vesile Eski̇ci̇, Emrah Ay, Nadiye Özer, Gülfidan Kurt
Amaç: Bu çalışma, ameliyat öncesi ve sonrası dönemde yapılan uygulamaların ERAS (Enhanced Recovery After Surgery) protokolüne uygunluğunun değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır.Yöntem: Tanımlayıcı-kesitsel nitelikte tasarlanan araştırma, Ocak – Temmuz 2019 tarihleri arasında bir üniversitenin Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezinin cerrahi kliniklerinde yürütülmüştür. Ameliyatı planlanan, çalışmaya katılmayı kabul eden 863 hasta araştırma örneklemini oluşturmuştur. Veriler, araştırmacılar tarafından literatür doğrultusunda hazırlanan anket formu, Vizüel Analog Skala ve Bulantı Sayısal Ölçeği ile yüz yüze görüşme yöntemiyle toplanmıştır. Veriler, SPSS 20.0 paket programında tanımlayıcı istatistikler kullanılarak değerlendirilmiştir.Bulgular: Çalışmadaki hastaların tamamının ameliyat öncesi dönemde oral karbonhidrat almadığı, ameliyat öncesi aç kalma sürelerinin 10,55±6,91 saat olduğu ve hastalara premedikasyon uygulanmadığı belirlenmiştir. Hastaların ameliyat sonrası; ilk sıvı alma zamanı ortalamasının 10,45±15,44 saat, ilk katı gıda alma zamanı ortalamasının 18,70±29,23 saat olduğu, ilk mobilizasyon süresinin 19,02±21,39 saat, nazogastrik sonda kalış süresi ortalamasının 29,33±28,80 saat, drenin kalış süresi ortalamasının 54,30±28,06 saat, üriner kateter kalış süresi ortalamasının 49,51±27,40 saat olduğu saptanmıştır.Sonuç: Çalışma sonucunda ERAS protokollerine uyumun istenilen düzeyde olmadığı ve sağlık çalışanlarına ERAS’la uyumlu olmayan uygulamalarla ilgili eğitim verilmesi önerilebilir.
目的是评估手术后增强恢复方案的应用。方法:确定切割研究,2019年1月至7月在健康研究与应用中心的一所大学的外科诊所进行。他创造了一个863名患者同意参与手术的例子。研究人员以文献编制的问卷形式收集了这些数据,并与Visuel Analog School和Summit Digital Dimension进行了面对面的采访。使用SPSS 20.0软件包程序中的统计数据标识符对数据进行了评估。数据发现,工作场所的患者在手术前10.55±6.91小时内未接受口服碳水化合物治疗,患者也未开具处方。在患者的手术之后,第一次液体采集的平均时间为10.45±15.44小时,第一次采集时间的平均值为18.70±29.23小时,第一时间采集时间的均值为19.02±21.39小时,鼻胃采集的平均剩余时间为29.33±28.80小时,引流时间的平均剩余时间为54.30±28.06小时,因此,电子逆向拍卖协议无法在要求的层面上应用,应针对不符合电子逆向拍卖的应用进行培训。
{"title":"Ameliyat Öncesi ve Sonrası Dönemde Yapılan Uygulamaların ERAS Protokolüne Uygunluğunun Değerlendirilmesi","authors":"Ayşegül Yayla, Vesile Eski̇ci̇, Emrah Ay, Nadiye Özer, Gülfidan Kurt","doi":"10.38079/igusabder.980901","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.980901","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışma, ameliyat öncesi ve sonrası dönemde yapılan uygulamaların ERAS (Enhanced Recovery After Surgery) protokolüne uygunluğunun değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır.Yöntem: Tanımlayıcı-kesitsel nitelikte tasarlanan araştırma, Ocak – Temmuz 2019 tarihleri arasında bir üniversitenin Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezinin cerrahi kliniklerinde yürütülmüştür. Ameliyatı planlanan, çalışmaya katılmayı kabul eden 863 hasta araştırma örneklemini oluşturmuştur. Veriler, araştırmacılar tarafından literatür doğrultusunda hazırlanan anket formu, Vizüel Analog Skala ve Bulantı Sayısal Ölçeği ile yüz yüze görüşme yöntemiyle toplanmıştır. Veriler, SPSS 20.0 paket programında tanımlayıcı istatistikler kullanılarak değerlendirilmiştir.Bulgular: Çalışmadaki hastaların tamamının ameliyat öncesi dönemde oral karbonhidrat almadığı, ameliyat öncesi aç kalma sürelerinin 10,55±6,91 saat olduğu ve hastalara premedikasyon uygulanmadığı belirlenmiştir. Hastaların ameliyat sonrası; ilk sıvı alma zamanı ortalamasının 10,45±15,44 saat, ilk katı gıda alma zamanı ortalamasının 18,70±29,23 saat olduğu, ilk mobilizasyon süresinin 19,02±21,39 saat, nazogastrik sonda kalış süresi ortalamasının 29,33±28,80 saat, drenin kalış süresi ortalamasının 54,30±28,06 saat, üriner kateter kalış süresi ortalamasının 49,51±27,40 saat olduğu saptanmıştır.Sonuç: Çalışma sonucunda ERAS protokollerine uyumun istenilen düzeyde olmadığı ve sağlık çalışanlarına ERAS’la uyumlu olmayan uygulamalarla ilgili eğitim verilmesi önerilebilir.","PeriodicalId":34582,"journal":{"name":"Istanbul Gelisim Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi","volume":" ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"48600706","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-12-31DOI: 10.38079/igusabder.1088174
İ. Şahbaz, Emre Taşdöndüren, Ö. Özcan, T. Erguzel, M. Karahan, M. Konuk, N. Tarhan
Aim: Autism Spectrum Disorder (ASD) is a developmental disorder that can present with an abnormality of the autonomic nervous system (ANS symptoms).Method: In this study, 38 eyes of 19 ASD were included with 19 healthy children (control group). Participants were analyzed according to their characteristics. Here, used the Plusoptix A09 devices to measure the difference in pupil size, corneal reflex, and interpupillary distance (IPD) between ASD and healthy children.Results: The mean age±standard deviation (SD) for the autism group was 4,6±2,5 years (range 2-11 years). In the group of normally developing children, the mean age was±SD 5,02±2,6 years (range 2-11 years). The size of the right pupil (p=0,006) and left pupil (p=0,007) was found to be significantly different in the control and experimental groups. IPD (p=0,000) was statistically significant between groups unlike the corneal reflex was not (p=0,173). The p-value is less than 0,05 in all statistical results.Conclusion: As a result, pupil diameter and IPD of children with autism were found to be larger than the control group, but there was no significant difference in corneal reflex. Pupillary measurements reveal differences between people with ASD.
{"title":"Comparison of Interpupillary Distance, Pupillary Diameter and Corneal Reflex Measured with Plusoptix A09 in Normally Developing Children and Autism","authors":"İ. Şahbaz, Emre Taşdöndüren, Ö. Özcan, T. Erguzel, M. Karahan, M. Konuk, N. Tarhan","doi":"10.38079/igusabder.1088174","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1088174","url":null,"abstract":"Aim: Autism Spectrum Disorder (ASD) is a developmental disorder that can present with an abnormality of the autonomic nervous system (ANS symptoms).Method: In this study, 38 eyes of 19 ASD were included with 19 healthy children (control group). Participants were analyzed according to their characteristics. Here, used the Plusoptix A09 devices to measure the difference in pupil size, corneal reflex, and interpupillary distance (IPD) between ASD and healthy children.Results: The mean age±standard deviation (SD) for the autism group was 4,6±2,5 years (range 2-11 years). In the group of normally developing children, the mean age was±SD 5,02±2,6 years (range 2-11 years). The size of the right pupil (p=0,006) and left pupil (p=0,007) was found to be significantly different in the control and experimental groups. IPD (p=0,000) was statistically significant between groups unlike the corneal reflex was not (p=0,173). The p-value is less than 0,05 in all statistical results.Conclusion: As a result, pupil diameter and IPD of children with autism were found to be larger than the control group, but there was no significant difference in corneal reflex. Pupillary measurements reveal differences between people with ASD. ","PeriodicalId":34582,"journal":{"name":"Istanbul Gelisim Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"70163662","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-12-31DOI: 10.38079/igusabder.983050
Zehra Güçhan Topcu, E. Angın, Ozde Depreli̇, I. Yatar, S. Mıhçıoğlu, Hayriye Tomaç
Aim: To determine the effects of mobile phone use on fine motor functions, neck, and upper limb disability values.Methods: Time duration of mobile phone use was recorded for a week. Rapid Upper Limb Assessment (RULA) was used to determine the risk level about posture while texting message on phones. Neck Disability Index (NDI) for neck pain and functional disability of neck on activities of daily life, Disabilities of the Arm, Shoulder, and Hand-Function/Symptom (DASH-FS) for the limitation in the functions of upper limb, Jebson Taylor Hand Function test for fine motor function.Results: Two hundred and seventy individuals (141 women, 129 men) whose mean ages were 21,48±1,86 years were included. While a significant correlation between duration of phone use and NDI score was specified (r=0,172; p=0,005), no significant correlation was found between duration of phone use and DASH-FS scores (r=0,092; p=0,130). It was found that there was a negative significant relationship between the duration of phone use and the total function score of the left hand and throwing small objects (p<0,01). According to RULA 95,6% of individuals have unacceptable phone usage postures, but no significant relationship was found between ergonomic risk level and NDI values, DASH-FS values, and hand functions (p>0,05).Conclusion: Although increased duration of phone use could cause neck problems, manual ability may be positively affected. In addition, since most participants have a poor posture while using a mobile phone, it is thought that this may be a risk factor for more musculoskeletal problems in older ages.
{"title":"Relationships of Mobile Phone Use with the Functions and Disabilities of Neck and Upper Extremity","authors":"Zehra Güçhan Topcu, E. Angın, Ozde Depreli̇, I. Yatar, S. Mıhçıoğlu, Hayriye Tomaç","doi":"10.38079/igusabder.983050","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.983050","url":null,"abstract":"Aim: To determine the effects of mobile phone use on fine motor functions, neck, and upper limb disability values.Methods: Time duration of mobile phone use was recorded for a week. Rapid Upper Limb Assessment (RULA) was used to determine the risk level about posture while texting message on phones. Neck Disability Index (NDI) for neck pain and functional disability of neck on activities of daily life, Disabilities of the Arm, Shoulder, and Hand-Function/Symptom (DASH-FS) for the limitation in the functions of upper limb, Jebson Taylor Hand Function test for fine motor function.Results: Two hundred and seventy individuals (141 women, 129 men) whose mean ages were 21,48±1,86 years were included. While a significant correlation between duration of phone use and NDI score was specified (r=0,172; p=0,005), no significant correlation was found between duration of phone use and DASH-FS scores (r=0,092; p=0,130). It was found that there was a negative significant relationship between the duration of phone use and the total function score of the left hand and throwing small objects (p<0,01). According to RULA 95,6% of individuals have unacceptable phone usage postures, but no significant relationship was found between ergonomic risk level and NDI values, DASH-FS values, and hand functions (p>0,05).Conclusion: Although increased duration of phone use could cause neck problems, manual ability may be positively affected. In addition, since most participants have a poor posture while using a mobile phone, it is thought that this may be a risk factor for more musculoskeletal problems in older ages.","PeriodicalId":34582,"journal":{"name":"Istanbul Gelisim Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"70168357","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-12-31DOI: 10.38079/igusabder.1039373
Hilal Hızlı Güldemir, Merve Pehli̇van
Amaç: Serebral Palsi’li (SP) çocuklarda beslenme sorunları yetersiz ve dengesiz beslenmeye neden olmanın yanı sıra günlük yaşamı ve psikososyal gelişimi de olumsuz etkileyebilmektedir. Bu çalışmanın amacı; özel bir kliniğe başvuran SP tanısı almış 6-14 yaş aralığındaki çocukların beslenme alışkanlıklarını değerlendirmek ve yaşadıkları beslenme sorunlarını saptamaktır.Yöntem: Çalışma, literatür taranarak hazırlanan anket formu kullanılarak 50 SP tanılı çocuk ile gerçekleştirilmiştir. Anket formunda tanımlayıcı bilgilerin yanı sıra çocuğun beslenmesine ayrılan süre (dk), tüketilen ara öğün ve ana öğün sayısı, tüketilen su miktarı gibi beslenme alışkanlıklarına yönelik sorular yer almaktadır. Ayrıca çocuklar Kaba Motor Fonksiyon Sınıflandırma Sistemi (KMFSS)’ne göre değerlendirilmiştir. Besin tüketim sıklığı formu ile hangi besinin ne sıklıkla tüketildiği saptanmıştır. Verilerin analizinde SPSS 22.0 Programı kullanılmıştır ve p değeri 0,05 olarak kabul edilmiştir.Bulgular: Hastaların tamamına yakınının SP’ye ek bir hastalığı bulunmakta olup en sık görülen hastalık gastroözofageal reflü (%84,0) olarak saptanmıştır. Oral yoldan normal diyetle beslenen hastaların oranı %18,0; en sık görülen beslenme sorunu yutma güçlüğüdür (%76,0). Çocukların yarısına yakını haftanın 5-6 günü süt ve süt ürünleri (%50,0), yumurta (%46,0) ve sebze (%40,0) tüketmektedir. Çalışmaya katılan SP tanılı çocukların beslenme şekilleri; cinsiyet, yaş grubu ve babanın eğitim durumu ile ilişkili bulunmazken (p>0,05), annenin eğitim durumu ve kaba motor fonksiyon sınıflandırma sistemi ile aralarında anlamlı ilişki saptanmıştır (p<0,05).Sonuç: Serebral palsili çocuklar beslenme yetersizliği açısından risk altında olmaları nedeniyle diyetisyeni de içeren multidisipliner bir ekip tarafından takip edilmeli, beslenme durumları izlenmeli ve aileleri bilgilendirilmelidir.
Amaç:Serebral Palsi'li(SP)çocuklarda beslenme sorunlarıyeteriz ve dengesiz beslenmeye neden olmanın yanısıra günlük yaşamıve psikososyal gelişimi de olumsuz etkileyebilmektedir。这项工作的目的是SP将6至14岁的儿童确定为私人诊所,旨在评估喂养习惯并减少他们的生活营养问题。方法是:使用文献编制的调查表,对50名SP儿童进行调查。在标签形式中,当描述信息与孩子的喂养分开时,会询问所消耗间隔的喂养习惯和父母建议的数量,以解决用水习惯。儿童也根据卡巴运动分析系统(KMFSS)进行评估。食物的消耗量表明了食物的消耗频率。在数据分析中,使用SPSS 22.0程序,p值被接受为0.05。发现离SP最近的患者被诊断为另一种疾病和最常见的胃等食反射(%84.0)。18.0%的患者在路上吃有规律的饮食;最常见的食物问题是吞咽能力(%76,0)。一半的儿童在一周的5-6天内食用牛奶和奶制品(%50,0)、鸡蛋(%46,0)和蔬菜(%40,0)。参与工作的被称为SP的儿童的喂养形式;cinsiyet,yaşgrubu ve babanın eğitim durumu ile ilişkili bulunmazken(p>0.05),anneni eğitm durum ve kaba motor fonksiyon sınıflandırma system temi ile aralarında anlamlıilişki saptanmıştır(p<0.05)。yle diyetisyeni de içeren多元线性bir ekip tarafından takip edilmeli,必须监测食物状况,并通知家人。
{"title":"Serebral Palsili Çocuklarda Beslenme Alışkanlıkları ve Sorunları: Kesitsel Bir Çalışma","authors":"Hilal Hızlı Güldemir, Merve Pehli̇van","doi":"10.38079/igusabder.1039373","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1039373","url":null,"abstract":"Amaç: Serebral Palsi’li (SP) çocuklarda beslenme sorunları yetersiz ve dengesiz beslenmeye neden olmanın yanı sıra günlük yaşamı ve psikososyal gelişimi de olumsuz etkileyebilmektedir. Bu çalışmanın amacı; özel bir kliniğe başvuran SP tanısı almış 6-14 yaş aralığındaki çocukların beslenme alışkanlıklarını değerlendirmek ve yaşadıkları beslenme sorunlarını saptamaktır.Yöntem: Çalışma, literatür taranarak hazırlanan anket formu kullanılarak 50 SP tanılı çocuk ile gerçekleştirilmiştir. Anket formunda tanımlayıcı bilgilerin yanı sıra çocuğun beslenmesine ayrılan süre (dk), tüketilen ara öğün ve ana öğün sayısı, tüketilen su miktarı gibi beslenme alışkanlıklarına yönelik sorular yer almaktadır. Ayrıca çocuklar Kaba Motor Fonksiyon Sınıflandırma Sistemi (KMFSS)’ne göre değerlendirilmiştir. Besin tüketim sıklığı formu ile hangi besinin ne sıklıkla tüketildiği saptanmıştır. Verilerin analizinde SPSS 22.0 Programı kullanılmıştır ve p değeri 0,05 olarak kabul edilmiştir.Bulgular: Hastaların tamamına yakınının SP’ye ek bir hastalığı bulunmakta olup en sık görülen hastalık gastroözofageal reflü (%84,0) olarak saptanmıştır. Oral yoldan normal diyetle beslenen hastaların oranı %18,0; en sık görülen beslenme sorunu yutma güçlüğüdür (%76,0). Çocukların yarısına yakını haftanın 5-6 günü süt ve süt ürünleri (%50,0), yumurta (%46,0) ve sebze (%40,0) tüketmektedir. Çalışmaya katılan SP tanılı çocukların beslenme şekilleri; cinsiyet, yaş grubu ve babanın eğitim durumu ile ilişkili bulunmazken (p>0,05), annenin eğitim durumu ve kaba motor fonksiyon sınıflandırma sistemi ile aralarında anlamlı ilişki saptanmıştır (p<0,05).Sonuç: Serebral palsili çocuklar beslenme yetersizliği açısından risk altında olmaları nedeniyle diyetisyeni de içeren multidisipliner bir ekip tarafından takip edilmeli, beslenme durumları izlenmeli ve aileleri bilgilendirilmelidir. ","PeriodicalId":34582,"journal":{"name":"Istanbul Gelisim Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"70162568","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-12-31DOI: 10.38079/igusabder.1131359
Hilal DENİZOĞLU KÜLLİ, Kubra Alpay, E. Durgut, Ayşenur Temi̇zel
Aim: Unilateral exercise training is an effective and useful technique, especially in immobilization and neurological conditions, but the effect of unilateral muscle exercise training on muscle strength is modest. Therefore, the aim of this study is to detect the acute concomitant effect of mirror therapy and unilateral exercise training on muscle strength and joint position sense in healthy adults.Method: Thirty-one participants were randomly enrolled in two groups the mirror (n=16) and control groups (n=15). Hand grip (HG), pinch grip (PG) strengths, and joint position sense (JPS) of the wrist were assessed in both hands before and after a single exercise session which include 300 repetitive ball squeezing exercises by right (exercised) hand for all groups. The participants in the mirror group were asked to watch the mirror to see the reflection of their exercised hands, the control group only watched their exercised and unexercised hands without any visual feedback support during the exercise session. Repeated Measure ANOVA and Mixed ANOVA tests were performed to analyze in- and between-group differences.Results: The statistically significant differences were determined in unexercised hand HG and PG strength in the mirror group (F=10,105; p=0,006, ηp2=0,403; F=5,341; p=0,035; ηp2=0,263, respectively). However, any group×time interaction was found in JPS, HG, or PG tests (p<0;05). Additionally, no difference was shown in JPS in-group comparisons (p<0;05).Conclusion: The result of the study suggested that unilateral exercise training should apply concomitant with visual feedback. Further studies are needed to compare the effect of different sensory feedbacks on unilateral exercise training.
{"title":"Acute Effect of Unilateral Muscle Training Supported with Visual Feedback on Contralateral Muscle Strength and Joint Position Sense","authors":"Hilal DENİZOĞLU KÜLLİ, Kubra Alpay, E. Durgut, Ayşenur Temi̇zel","doi":"10.38079/igusabder.1131359","DOIUrl":"https://doi.org/10.38079/igusabder.1131359","url":null,"abstract":"Aim: Unilateral exercise training is an effective and useful technique, especially in immobilization and neurological conditions, but the effect of unilateral muscle exercise training on muscle strength is modest. Therefore, the aim of this study is to detect the acute concomitant effect of mirror therapy and unilateral exercise training on muscle strength and joint position sense in healthy adults.Method: Thirty-one participants were randomly enrolled in two groups the mirror (n=16) and control groups (n=15). Hand grip (HG), pinch grip (PG) strengths, and joint position sense (JPS) of the wrist were assessed in both hands before and after a single exercise session which include 300 repetitive ball squeezing exercises by right (exercised) hand for all groups. The participants in the mirror group were asked to watch the mirror to see the reflection of their exercised hands, the control group only watched their exercised and unexercised hands without any visual feedback support during the exercise session. Repeated Measure ANOVA and Mixed ANOVA tests were performed to analyze in- and between-group differences.Results: The statistically significant differences were determined in unexercised hand HG and PG strength in the mirror group (F=10,105; p=0,006, ηp2=0,403; F=5,341; p=0,035; ηp2=0,263, respectively). However, any group×time interaction was found in JPS, HG, or PG tests (p<0;05). Additionally, no difference was shown in JPS in-group comparisons (p<0;05).Conclusion: The result of the study suggested that unilateral exercise training should apply concomitant with visual feedback. Further studies are needed to compare the effect of different sensory feedbacks on unilateral exercise training.","PeriodicalId":34582,"journal":{"name":"Istanbul Gelisim Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"70163912","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}