Ileri teknolojili sektorlerden olan savunma ve havacilik sanayisi, ulusal duzeyde politika uretilen ve desteklenen bir sektordur. Turk savunma ve havacilik sanayisi politikasi son donemde ihtiyaclarin yerli uretim ve tasarim ile karsilanmasi ve pazar alanini gelistirme cercevesinde yon belirlemistir. Bu makalenin amaci, Turk savunma ve havacilik sanayisinin kuresel, ulusal ve yerel olcekteki dinamiklerini Ankara ornegi cercevesinde ortaya koymaktir. Makalede savunma ve havacilik sanayisinin yapisal ozellikleri ile dunyadaki gelisim sureci degerlendirildikten sonra sektorun Turkiye ve Ankara’daki tarihsel gelisim sureci ortaya konmaktadir. Savunma ve havacilik sanayisinin yerel dinamikleri, sektorde lider konumda olan Ankara’da, uretimin organizasyonunda iki farkli yapiyi temsil eden ana yuklenici ve alt yuklenici firmalarin sektor icerisindeki yeri, ana yuklenici alt yuklenici firma iliskileri ile sektorun uretim organizasyonunda yasanan sorunlar cercevesinde degerlendirilmektir. Sonuc olarak sektorun Turkiye’de ve Ankara’da surdurulebilir gelisiminde alt yuklenici ve ana yuklenici firma iliskileri ile uretim organizasyonuna iliskin ele alinabilecek stratejiler ortaya konmaktadir.
{"title":"Türk Savunma ve Havacılık Sanayisinin Küresel, Ulusal ve Yerel Dinamikleri: Ankara Örneği","authors":"Tanyel Özelçi Eceral","doi":"10.19060/GAV.379581","DOIUrl":"https://doi.org/10.19060/GAV.379581","url":null,"abstract":"Ileri teknolojili sektorlerden olan savunma ve havacilik sanayisi, ulusal duzeyde politika uretilen ve desteklenen bir sektordur. Turk savunma ve havacilik sanayisi politikasi son donemde ihtiyaclarin yerli uretim ve tasarim ile karsilanmasi ve pazar alanini gelistirme cercevesinde yon belirlemistir. Bu makalenin amaci, Turk savunma ve havacilik sanayisinin kuresel, ulusal ve yerel olcekteki dinamiklerini Ankara ornegi cercevesinde ortaya koymaktir. Makalede savunma ve havacilik sanayisinin yapisal ozellikleri ile dunyadaki gelisim sureci degerlendirildikten sonra sektorun Turkiye ve Ankara’daki tarihsel gelisim sureci ortaya konmaktadir. Savunma ve havacilik sanayisinin yerel dinamikleri, sektorde lider konumda olan Ankara’da, uretimin organizasyonunda iki farkli yapiyi temsil eden ana yuklenici ve alt yuklenici firmalarin sektor icerisindeki yeri, ana yuklenici alt yuklenici firma iliskileri ile sektorun uretim organizasyonunda yasanan sorunlar cercevesinde degerlendirilmektir. Sonuc olarak sektorun Turkiye’de ve Ankara’da surdurulebilir gelisiminde alt yuklenici ve ana yuklenici firma iliskileri ile uretim organizasyonuna iliskin ele alinabilecek stratejiler ortaya konmaktadir.","PeriodicalId":41235,"journal":{"name":"Gazi Akademik Bakis-Gazi Academic View","volume":"11 1","pages":"87-106"},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2017-12-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"68332552","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Osmanli Devleti, kuruldugu andan itibaren bayindirliga ve ozellikle de yollara onem vermistir. Osmanli tarafindan insa edilen yollar, daha once Roma ve Bizanslilarda oldugu gibi, sadece fetih amacli degil daimi bir yol politikasi olup, yollarin guzergâhlarinin belirlenmesinde askeri amaclar kadar ticari menfaatlerde dikkate alinmistir. Gunumuz ulasim aginin temeli, kervan yollarindan olusan daha eski bir sistemden gelismis olup bunun en azindan 1920’li yillara kadar bu sureklilik arz ettigi bilinmektedir. Askeri amacli yollar eski ve statiktir. Bu sebeple yol aginin degisiminde, ordu yollarindan ziyade ticari kervan yollari daha onemlidir. Osmanli doneminde askeri amacli yollar olustururken, eger yeni bir yol agi ise oncelikle yuruyus talimatnamesi hazirlanir, eger kullanima uygun ise bu guzergâhtan gecis kanunlastirirdi. Askeri amacli yollar bilhassa padisahin sefere cikacagi zamanlarda onem arz etmekteydi. Ancak Osmanli Devletinin son donemlerinde askeri amacli yollarin yapiminda, sefer zihniyetinden ziyade eskiyalik olaylarini onleme ve ulke asayisini temin etme, temel esasi olusturmustur. Dersim sancagi, Dogu Anadolu’nun Ic Anadolu ile birlestigi yerde oldukca arizali bir bolge olup, guneyde Murat Suyu, batida Karasu, kuzeyde Munzur siradaglari ve doguda ise Peri Suyu ile cevrilidir. Bolgenin cografi sartlari, bu bolgede devletin tam manasiyla bir hâkimiyet kurmasina engel teskil etmektedir. Bu bildirimizde, Osmanli doneminde asiretlerin yogun olarak yasadigi Dersim bolgesindeki ulasim agi ile Dersim’i cevreleyen Mamuratu’l-aziz, Erzurum Vilayeti, Van Vilayeti ve Diyarbakir Vilayeti ile olan ulasim baglantisi da ortaya konulmaya calisilacaktir.
{"title":"II. Abdülhamid Döneminde Dersim Sancağındaki İdari Yapı ve Ulaşım Ağı","authors":"İbrahim Yılmazçelik, Sevim Erdem","doi":"10.19060/GAV.379625","DOIUrl":"https://doi.org/10.19060/GAV.379625","url":null,"abstract":"Osmanli Devleti, kuruldugu andan itibaren bayindirliga ve ozellikle de yollara onem vermistir. Osmanli tarafindan insa edilen yollar, daha once Roma ve Bizanslilarda oldugu gibi, sadece fetih amacli degil daimi bir yol politikasi olup, yollarin guzergâhlarinin belirlenmesinde askeri amaclar kadar ticari menfaatlerde dikkate alinmistir. Gunumuz ulasim aginin temeli, kervan yollarindan olusan daha eski bir sistemden gelismis olup bunun en azindan 1920’li yillara kadar bu sureklilik arz ettigi bilinmektedir. Askeri amacli yollar eski ve statiktir. Bu sebeple yol aginin degisiminde, ordu yollarindan ziyade ticari kervan yollari daha onemlidir. Osmanli doneminde askeri amacli yollar olustururken, eger yeni bir yol agi ise oncelikle yuruyus talimatnamesi hazirlanir, eger kullanima uygun ise bu guzergâhtan gecis kanunlastirirdi. Askeri amacli yollar bilhassa padisahin sefere cikacagi zamanlarda onem arz etmekteydi. Ancak Osmanli Devletinin son donemlerinde askeri amacli yollarin yapiminda, sefer zihniyetinden ziyade eskiyalik olaylarini onleme ve ulke asayisini temin etme, temel esasi olusturmustur. Dersim sancagi, Dogu Anadolu’nun Ic Anadolu ile birlestigi yerde oldukca arizali bir bolge olup, guneyde Murat Suyu, batida Karasu, kuzeyde Munzur siradaglari ve doguda ise Peri Suyu ile cevrilidir. Bolgenin cografi sartlari, bu bolgede devletin tam manasiyla bir hâkimiyet kurmasina engel teskil etmektedir. Bu bildirimizde, Osmanli doneminde asiretlerin yogun olarak yasadigi Dersim bolgesindeki ulasim agi ile Dersim’i cevreleyen Mamuratu’l-aziz, Erzurum Vilayeti, Van Vilayeti ve Diyarbakir Vilayeti ile olan ulasim baglantisi da ortaya konulmaya calisilacaktir.","PeriodicalId":41235,"journal":{"name":"Gazi Akademik Bakis-Gazi Academic View","volume":"11 1","pages":"223-243"},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2017-12-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"68332215","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Osmanli Devleti, XIX. yuzyilin basindan itibaren cografi daralma, nufus hareketliligi (goc) ve iskân gibi sebeplerle ulkenin ihtiyac duydugu bolgeler hakkinda raporlar hazirlatmis ve bu raporlar dogrultusunda yeni politikalar uygulamistir. Stratejik konumu ve Musluman nufusun yogun yasadigi bir yer olmasi dolayisiyla, Dobruca da bu politikalarin uygulandigi cografyalardan birisi olmustur. Dobruca hakkinda degisik donemlerde bircok rapor hazirlanirken, I. Dunya Savasi zamaninda bu raporlarin sayisi daha da artmistir. Tipki Romanya ya da Bulgaristan gibi, Osmanli Devleti de Dobruca ile ilgili tasarrufta bulunabilmek icin calismalar yaparken, 1918’de bu calismalarin yogunlastigi gorulmustur. Bu calismalardan birisi de Osmanli Arsivi Daire Baskanligi Kutuphanesi’nde bulunan ve matbaa-i askeriye tarafindan 1334 (1918)’te basilan “Dobruca Kit’asinin Ahvâl-i Idariyye ve Ictimaiyyesi” adli rapordur. Raporda, bir yandan Romenlerin Musluman nufusu goce zorlamasi, diger yandan Bulgarlarin Dobruca’ya yerlesme arzusu anlatilirken, verilen nufus istatistikleri dikkat cekmektedir. Savas sirasinda Dobruca’nin onemli bir cephe haline gelmesi, Muttefik devletler tarafindan isgali, farkli idari teskilatlarin kurulmasi da raporda anlatilan onemli bilgilerdendir. Raporun hazirlanmasindaki en onemli neden ise Dobruca’nin yeniden Osmanli Devleti’ne birakilmasi ihtimaline karsi, burada olusturulacak idari teskilatlanmanin ne sekilde olacaginin belirlenmesidir.
奥斯曼利州,XIX。例如,我们需要编写关于地理、社会运动、政府和草图需求的报告,并实施新的政策来纠正这些报告。这是一个很好的例子。虽然有几篇关于多布鲁卡的报道,但在第一次世界大战期间,报道的数量有所增加。与罗马尼亚或保加利亚一样,在分析对多布鲁卡的奥斯曼国家的救援时,1918年观察到了这些calism的破坏。其中一个分析家是“Dobruca Kit'asin Ahvâl-i Idariyye and Ictimaiye”的报告,基于奥斯曼帝国的Arsivi Daire Baskan Kutuphane的军队,1334年(1918年)。拉波达、比尔和罗曼莱林博物馆馆长佐拉马西、迪格和巴尔加林·多布鲁卡亚是一位艺术家,他是一位艺术大师。在战争过程中,多布鲁卡成为第十章,被美国描述为isgali,建立各种政府机构。这份报告最重要的原因是,多布鲁卡重新加入奥斯曼国家是为了确定政府的成立地点。
{"title":"Ocak 1918 Tarihli Rapora Göre Dobruca’nın İdari, Siyasi ve Demografik Yapısı","authors":"Süleyman Özbek, Tekin Önal","doi":"10.19060/gav.379633","DOIUrl":"https://doi.org/10.19060/gav.379633","url":null,"abstract":"Osmanli Devleti, XIX. yuzyilin basindan itibaren cografi daralma, nufus hareketliligi (goc) ve iskân gibi sebeplerle ulkenin ihtiyac duydugu bolgeler hakkinda raporlar hazirlatmis ve bu raporlar dogrultusunda yeni politikalar uygulamistir. Stratejik konumu ve Musluman nufusun yogun yasadigi bir yer olmasi dolayisiyla, Dobruca da bu politikalarin uygulandigi cografyalardan birisi olmustur. Dobruca hakkinda degisik donemlerde bircok rapor hazirlanirken, I. Dunya Savasi zamaninda bu raporlarin sayisi daha da artmistir. Tipki Romanya ya da Bulgaristan gibi, Osmanli Devleti de Dobruca ile ilgili tasarrufta bulunabilmek icin calismalar yaparken, 1918’de bu calismalarin yogunlastigi gorulmustur. Bu calismalardan birisi de Osmanli Arsivi Daire Baskanligi Kutuphanesi’nde bulunan ve matbaa-i askeriye tarafindan 1334 (1918)’te basilan “Dobruca Kit’asinin Ahvâl-i Idariyye ve Ictimaiyyesi” adli rapordur. Raporda, bir yandan Romenlerin Musluman nufusu goce zorlamasi, diger yandan Bulgarlarin Dobruca’ya yerlesme arzusu anlatilirken, verilen nufus istatistikleri dikkat cekmektedir. Savas sirasinda Dobruca’nin onemli bir cephe haline gelmesi, Muttefik devletler tarafindan isgali, farkli idari teskilatlarin kurulmasi da raporda anlatilan onemli bilgilerdendir. Raporun hazirlanmasindaki en onemli neden ise Dobruca’nin yeniden Osmanli Devleti’ne birakilmasi ihtimaline karsi, burada olusturulacak idari teskilatlanmanin ne sekilde olacaginin belirlenmesidir.","PeriodicalId":41235,"journal":{"name":"Gazi Akademik Bakis-Gazi Academic View","volume":"11 1","pages":"261-276"},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2017-12-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"68332429","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
DURMUŞ, Ilhami, Bilge Kagan Kol Tigin ve Bilgi Tonyukuk, Genisletilmis 3. Baski, Akcag Yayinlari, Ankara 2017, 203 sayfa.
DURMUŠ,Ilhami,Knowledge Kagan Kol Tigin和Information Tonyukuk,先生们3。Baski,Akcag Yayinlari,安卡拉,2017,203页。
{"title":"Kitap Değerlendirme - BİLGE KAĞAN KÖL TİGİN VE BİLGE TONYUKUK - Prof. Dr. İlhami DURMUŞ","authors":"Sinan Tari̇fci̇","doi":"10.19060/GAV.379639","DOIUrl":"https://doi.org/10.19060/GAV.379639","url":null,"abstract":"DURMUŞ, Ilhami, Bilge Kagan Kol Tigin ve Bilgi Tonyukuk, Genisletilmis 3. Baski, Akcag Yayinlari, Ankara 2017, 203 sayfa.","PeriodicalId":41235,"journal":{"name":"Gazi Akademik Bakis-Gazi Academic View","volume":"11 1","pages":"303-307"},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2017-12-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"68332634","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Osmanli Devleti’nin parcalanmasini hizlandirmak amaciyla Ingiltere ve Fransa, Arap cografyasinda hukum surme idealari neticesinde Arap milliyetciligini destekleyen politikalar izlemislerdir. 1. Dunya savasi sonrasinda bu iki devletin mandasi altina giren Araplar ise milliyetcilik akimlarinin hedefini degistirmis, kendi manda yonetimlerine karsi durus almislardir. Misir, Irak, Suriye, Lubnan, Trans-Urdun, Suudi Arabistan, Yemen ve Filistinli Araplarin temsilcilerinin katildigi ‘Iskenderiye Protokolu’ ile, Arap Devletleri Ligi’nin temelini olusturmuslardir. 22 Mart 1945’te kurulan Arap Devletleri ligi bugun itibariyle de 22 uyesiyle faaliyetlerini surduren siyasi bir yapilanmadir. Orta Dogunun ve Bolge dengelerinin, Arap Devletleri Liginin kurulusuna giden surecten gunumuze kadar irdelendigi ilgili makalemizin birinci bolumunde detaylandirilan; 1.Arap-Israil Savasi, Bagdat Pakti, Suveys Krizi, Filistin Kurtulus Orgutu (FKO)’nun kurulmasi, Alti Gun Savasi, Urdun-Filistin catismasi, Misir-Israil uzlasmasi, Iran-Irak savasi, Korfez Savasi, ABD’nin Irak’a Mudahalesi gibi hususlarda Arap Devletleri Ligi’nin islevi ele alinmaktadir. Arap Devletleri Ligi’nin Orta Dogu ve Bolge dengeleri uzerindeki etkisi goz onunde bulunduruldugunda Lig uyesi ulkelerin ulusal cikarlarinin, birligin ortak hareket etme ve savunma ideasini curutecek sonuclar verdigi gorulmektedir. Makalemizin ikinci bolumu ise Arap Devletleri Ligi’nin siklikla kendi icinde olusan bu krizlerinin yapisal irdelemesini kapsamaktadir. Bu baglamda Lig’in Orta Dogu ve bolge dengeleri uzerindeki etkinligi, organizasyon yapisi ve hukuki duzenlemesinden mutevellit olusan sorunlarin ele alinmasiyla ortaya konmaktadir. Mamafih Arap Devletleri Ligi’nin bolge dengeleri uzerinde neden daha etkin bir aktor olamadigi sorusunun yaniti aranmistir. Yetki sorunu, uzlasmazliklarin cozumu sorunu, ortak zemin ve degerler olusturulmama sorunu, savunma ve guvenlik sorunu, kararlarin hayata gecirilememesi ve yaptirim sorunu, Lig’in kendi kararlariyla celisme sorunu, Arap Lig’i zirvelerinde yasanan sorunlar gibi basliklar altinda incelenmistir.
Osmanli Devleti’nin parcalanmasini hizlandirmak amaciyla Ingiltere ve Fransa,Arap cografyasinda hukum surme idealari neticesinde Arap milliyeciligini destekleyen politikalar izlemislerdir。1.第一次世界大战后,这两个国家的授权受到阿拉伯人的破坏,这将降低国家行动的目标,但不会停止他们的授权。埃及、伊拉克、叙利亚、卢布南、外乌尔顿、沙特阿拉伯、也门和非利士阿拉伯国家的代表是《伊斯肯德尔亚议定书》和阿拉伯国家联盟的基础。1945年3月22日成立的阿拉伯国家联盟并不是今天代表22项行动的政治家。中东和保加利亚平衡的第一个故事是阿拉伯联盟的故事,从画面到我们抵达之日,阿拉伯联盟已经启动;1.阿以萨瓦西的建立、巴格达公约、苏维危机、巴勒斯坦库尔图卢斯·奥古图(FKO)的建立、阿尔蒂·冈·萨瓦西、乌尔敦·菲利斯汀·卡蒂姆斯、埃及-以色列的改善、两伊战争、科尔费兹·萨瓦西、伊拉克的穆达哈莱西都在阿拉伯国家联盟的领导下。当观察到阿拉伯国家对中东和保加利亚平衡的影响时,利格苏联将观察到国家香烟、该协会的运动和防御理念的后果。我们的第二个目标是报道这些危机的经济增长,如果你是阿拉伯国家联盟的混蛋。这是奥尔塔多古的Lig’in Orta Dogu和bolge dengeleri uzerindi etkinligi,组织yapisi和hukuki duzenlemesinden mutevellit olusan sorunlarin ele alinmasi ortaya konmaktadir。马马菲阿拉伯国家正在寻找一个问题,为什么利吉不是一个更积极的行动者。Yetki sorunu、uzlasmazliklarin cozumu sorunu,ortak zemin ve degerler olustuulmama sorunu,savenma ve guvenlik sorunu;kararlarin hayata gecirilemesi ve yaptirim sorunu。
{"title":"Arap Devletleri Ligi, Orta Doğu ve Bölge Dengeleri Üzerindeki Etkisi","authors":"C. Akyol","doi":"10.19060/GAV.379636","DOIUrl":"https://doi.org/10.19060/GAV.379636","url":null,"abstract":"Osmanli Devleti’nin parcalanmasini hizlandirmak amaciyla Ingiltere ve Fransa, Arap cografyasinda hukum surme idealari neticesinde Arap milliyetciligini destekleyen politikalar izlemislerdir. 1. Dunya savasi sonrasinda bu iki devletin mandasi altina giren Araplar ise milliyetcilik akimlarinin hedefini degistirmis, kendi manda yonetimlerine karsi durus almislardir. Misir, Irak, Suriye, Lubnan, Trans-Urdun, Suudi Arabistan, Yemen ve Filistinli Araplarin temsilcilerinin katildigi ‘Iskenderiye Protokolu’ ile, Arap Devletleri Ligi’nin temelini olusturmuslardir. 22 Mart 1945’te kurulan Arap Devletleri ligi bugun itibariyle de 22 uyesiyle faaliyetlerini surduren siyasi bir yapilanmadir. Orta Dogunun ve Bolge dengelerinin, Arap Devletleri Liginin kurulusuna giden surecten gunumuze kadar irdelendigi ilgili makalemizin birinci bolumunde detaylandirilan; 1.Arap-Israil Savasi, Bagdat Pakti, Suveys Krizi, Filistin Kurtulus Orgutu (FKO)’nun kurulmasi, Alti Gun Savasi, Urdun-Filistin catismasi, Misir-Israil uzlasmasi, Iran-Irak savasi, Korfez Savasi, ABD’nin Irak’a Mudahalesi gibi hususlarda Arap Devletleri Ligi’nin islevi ele alinmaktadir. Arap Devletleri Ligi’nin Orta Dogu ve Bolge dengeleri uzerindeki etkisi goz onunde bulunduruldugunda Lig uyesi ulkelerin ulusal cikarlarinin, birligin ortak hareket etme ve savunma ideasini curutecek sonuclar verdigi gorulmektedir. Makalemizin ikinci bolumu ise Arap Devletleri Ligi’nin siklikla kendi icinde olusan bu krizlerinin yapisal irdelemesini kapsamaktadir. Bu baglamda Lig’in Orta Dogu ve bolge dengeleri uzerindeki etkinligi, organizasyon yapisi ve hukuki duzenlemesinden mutevellit olusan sorunlarin ele alinmasiyla ortaya konmaktadir. Mamafih Arap Devletleri Ligi’nin bolge dengeleri uzerinde neden daha etkin bir aktor olamadigi sorusunun yaniti aranmistir. Yetki sorunu, uzlasmazliklarin cozumu sorunu, ortak zemin ve degerler olusturulmama sorunu, savunma ve guvenlik sorunu, kararlarin hayata gecirilememesi ve yaptirim sorunu, Lig’in kendi kararlariyla celisme sorunu, Arap Lig’i zirvelerinde yasanan sorunlar gibi basliklar altinda incelenmistir.","PeriodicalId":41235,"journal":{"name":"Gazi Akademik Bakis-Gazi Academic View","volume":"11 1","pages":"277-302"},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2017-12-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"68332525","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Dunyada cesitli guvenlik cevrelerinde hibrid tehditler ve hibrid savas uzerine yapilan tartismalar 2000’lerden itibaren ilgi cekmeye baslamis, bu tartismalarda 2014 yilindaki Rusya- Ukrayna catismasindan sonra hizli bir artis gorulmustur. Kasim 2015’den itibaren Rusya ve Turkiye arasinda yasanan siyasi ve askeri catisma hibrid savas tartismasini Turkiye’ye tasimistir. Turkiye’nin sadece Rusya ile degil komsularinin bir bolumu cok cepheli bir hibrid savasin icinde oldugu genel kabul gorur. Bu makalede hibrid savas konseptinin ve Turkiye’ye stratejik yansimalarinin incelenmesi amaclanmistir. Bu kapsamda birinci bolumde hibrid tehdit, hibrid catisma ve hibrid savas kavramlari ele alinmaktadir. Muteakiben Rusya’nin hibrid savas konsepti tartisilmakta; konseptin onemli unsurlari, stratejik etkileri tespit edebilmek icin Turkiye’ye uygulanmaktadir. Makale, hibrid savasa karsi koyabilmek icin alinmasi gereken tedbirler kapsaminda Turk karar vericilere yapilan onerilerle tamamlanmaktadir.
{"title":"Hybrid War and Its Strategic Implications to Turkey","authors":"Oktay Bingöl","doi":"10.19060/gav.379591","DOIUrl":"https://doi.org/10.19060/gav.379591","url":null,"abstract":"Dunyada cesitli guvenlik cevrelerinde hibrid tehditler ve hibrid savas uzerine yapilan tartismalar 2000’lerden itibaren ilgi cekmeye baslamis, bu tartismalarda 2014 yilindaki Rusya- Ukrayna catismasindan sonra hizli bir artis gorulmustur. Kasim 2015’den itibaren Rusya ve Turkiye arasinda yasanan siyasi ve askeri catisma hibrid savas tartismasini Turkiye’ye tasimistir. Turkiye’nin sadece Rusya ile degil komsularinin bir bolumu cok cepheli bir hibrid savasin icinde oldugu genel kabul gorur. Bu makalede hibrid savas konseptinin ve Turkiye’ye stratejik yansimalarinin incelenmesi amaclanmistir. Bu kapsamda birinci bolumde hibrid tehdit, hibrid catisma ve hibrid savas kavramlari ele alinmaktadir. Muteakiben Rusya’nin hibrid savas konsepti tartisilmakta; konseptin onemli unsurlari, stratejik etkileri tespit edebilmek icin Turkiye’ye uygulanmaktadir. Makale, hibrid savasa karsi koyabilmek icin alinmasi gereken tedbirler kapsaminda Turk karar vericilere yapilan onerilerle tamamlanmaktadir.","PeriodicalId":41235,"journal":{"name":"Gazi Akademik Bakis-Gazi Academic View","volume":"11 1","pages":"107-132"},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2017-12-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"68332609","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Osmanli Devleti Almanya ile imzaladigi 1840 ticaret anlasmasiyla birlikte uygulamaya koydugu gumruk tarifesini degistirmek istemistir. Bu degisimde iki onemli etken dikkat cekmektedir. Birinci etken urun fiyatlarindaki artis ile alinan gumruk vergisinin azalmasi olacaktir. Ikinci etken ise dunya konjonkturundeki gelismelere bagli olarak kadim iktisadi anlayisini degistirme girisimleri olacaktir. Osmanli Devleti, Almanya ile gumruk tarifesini 20 Mart 1862 ticaret anlasmasi sonrasi yenilemistir. Tarife Osmanli Turkcesi olarak hazirlanmistir. Latin alfabesine cevirisi yapilirken orijinal ifadelere sadik kalinmistir.
Osmanli Devleti Almanya ile imzaladigi 1840年,她是一位名叫koydugu gumruk tarifesini的维吾尔族化学家。在这一点上,他会小心使用两个小数点。在第一天,当天的价格将减少artis和橡胶税。另一方面,世界联合的发展将是一种降低对妇女权力理解的举措。奥斯曼帝国革命后,德国和橡胶贸易宣言1862年3月20日。塔里菲·奥斯曼利准备成为土耳其。只要对拉丁字母表进行解释,原始表达就是正确的。
{"title":"Osmanlı İmparatorluğu ile Almanya Devleti Arasındaki Ticaretle İlgili Gümrük Tarife Defteri (1862","authors":"Murat Fi̇dan","doi":"10.19060/GAV.321042","DOIUrl":"https://doi.org/10.19060/GAV.321042","url":null,"abstract":"Osmanli Devleti Almanya ile imzaladigi 1840 ticaret anlasmasiyla birlikte uygulamaya koydugu gumruk tarifesini degistirmek istemistir. Bu degisimde iki onemli etken dikkat cekmektedir. Birinci etken urun fiyatlarindaki artis ile alinan gumruk vergisinin azalmasi olacaktir. Ikinci etken ise dunya konjonkturundeki gelismelere bagli olarak kadim iktisadi anlayisini degistirme girisimleri olacaktir. Osmanli Devleti, Almanya ile gumruk tarifesini 20 Mart 1862 ticaret anlasmasi sonrasi yenilemistir. Tarife Osmanli Turkcesi olarak hazirlanmistir. Latin alfabesine cevirisi yapilirken orijinal ifadelere sadik kalinmistir.","PeriodicalId":41235,"journal":{"name":"Gazi Akademik Bakis-Gazi Academic View","volume":"10 1","pages":"265-298"},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2017-06-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"68331715","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Dunya genelinde insan haklari politikalari alaninda yasanan hararetli tartismalar, ozellikle post- Helsinki doneminde Turkiye’de de kamuoyunu cokca mesgul etmektedir. Tartismalarin merkezinde insan haklarini gelistirme ve genisletme cabasi yatmaktadir. Ne var ki Avrupa Birligi (AB) hedefi dogrultusunda Turkiye’nin insan haklari politikasini iyilestirme faaliyetleri bir bakima Turk kimligi ve milliyetciligi ile sinanmasi anlamina gelmektedir. Zira Turkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurulusundan itibaren sarmalayan baskin milliyetci algi AB degerleri ve insan haklari ile catisir durumdadir. Bu calismanin amaci, Turkiye’de insan haklari mevzuatinin gelistirilmesine paralel olarak neden toplumsal barisin tesis edilemedigi sorusunu tartismaktir. Turkiye’de AB adaylik sureci ile baslayan, reform paketleri, anayasal degisiklikler ve demokratiklesme sureciyle devam eden donusumun gunumuzde yavasladigi ve hatta durdugu gorulmektedir. Bu durumun onemli sebeplerinden biri, Rawls’un adalet kuraminda ortaya koydugu ortusen uzlasi prensibinin yoksunlugudur. Bu yuzden, iyi niyetle baslatilan girisimler farkliliklarin farkindaligi kertesinde kalmakta, ‘tanima’ yonunde gercekci adimlar atilamamaktadir. Bu calisma, toplumun tum fertlerini kucaklayan bir vatandaslik modeli tesis edilmedigi surece soz konusu girisimlerin sonuc vermeyecegini ileri surmektedir.
{"title":"AB Sürecinde Türkiye’nin İnsan Hakları ve Milli Kimlik İkilemi","authors":"Sertan Akbaba","doi":"10.19060/GAV.321030","DOIUrl":"https://doi.org/10.19060/GAV.321030","url":null,"abstract":"Dunya genelinde insan haklari politikalari alaninda yasanan hararetli tartismalar, ozellikle post- Helsinki doneminde Turkiye’de de kamuoyunu cokca mesgul etmektedir. Tartismalarin merkezinde insan haklarini gelistirme ve genisletme cabasi yatmaktadir. Ne var ki Avrupa Birligi (AB) hedefi dogrultusunda Turkiye’nin insan haklari politikasini iyilestirme faaliyetleri bir bakima Turk kimligi ve milliyetciligi ile sinanmasi anlamina gelmektedir. Zira Turkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurulusundan itibaren sarmalayan baskin milliyetci algi AB degerleri ve insan haklari ile catisir durumdadir. Bu calismanin amaci, Turkiye’de insan haklari mevzuatinin gelistirilmesine paralel olarak neden toplumsal barisin tesis edilemedigi sorusunu tartismaktir. Turkiye’de AB adaylik sureci ile baslayan, reform paketleri, anayasal degisiklikler ve demokratiklesme sureciyle devam eden donusumun gunumuzde yavasladigi ve hatta durdugu gorulmektedir. Bu durumun onemli sebeplerinden biri, Rawls’un adalet kuraminda ortaya koydugu ortusen uzlasi prensibinin yoksunlugudur. Bu yuzden, iyi niyetle baslatilan girisimler farkliliklarin farkindaligi kertesinde kalmakta, ‘tanima’ yonunde gercekci adimlar atilamamaktadir. Bu calisma, toplumun tum fertlerini kucaklayan bir vatandaslik modeli tesis edilmedigi surece soz konusu girisimlerin sonuc vermeyecegini ileri surmektedir.","PeriodicalId":41235,"journal":{"name":"Gazi Akademik Bakis-Gazi Academic View","volume":"10 1","pages":"95-120"},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2017-06-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"49324534","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Karolenj Frank Imparatorlugunun 843 yilinda cokup dagilmasiyla Bati Avrupa’da buyuk bir otorite boslugu ve karisiklik meydana gelmistir. Asirlarca “Teokratik Tarih Anlayisi”nin fikirleriyle beslenmis olan papalar, bu durumdan yararlanmak istemisler, sahip olduklari Papalik makamini hukumdarlik organi hâline getirip dunya devleti kurma hevesine kapilmislardir. Onlar, Bati Avrupa Hiristiyan halkina Kudus’u hedef gostererek, kuvvetli bir ajitasyon ihtiva eden propaganda faaliyetine girismislerdir. Bu propagandalar, Papaligin istedigi sonucu vermekte gecikmemistir. Boylece papalarin dunya devleti kurma gayeleri, Batinin ekonomik sikintilar altinda ezilmis ve dini heyecan icinde calkalanan halk kutlelerinin cennete, dunya nimetlerine, topraga, zenginlige, refaha ve mutluluga kavusma arzulari ile birlesince, Bati Hiristiyanlik dunyasi 1095 yilinda birden harekete gecivermistir. Bati Hiristiyan dunyasinin gozunde kutsal ulke olan Filistin uzerine 8 buyuk Hacli seferi duzenlenmistir. Bunlardan ilk uc Hacli Seferi, Anadolu’daki Turkiye Selcuklu Devletini hedef almistir. Bu seferler; Turkiye Selcuklu Devleti, Bizans, Ermeniler, Bati Hiristiyan dunyasi, Hiristiyan dini ve Papalik bakimindan oldugu gibi, Musluman Turk dunyasi ile Hiristiyan Bati dunyasinin birbirini tanimasi, Bati dunyasinin dis dunyaya acilmasi, Islâm dunyasinin bulus ve birikimlerinin Batiya tasinmasi ve Oryantalist faaliyetlerin baslamasi gibi hususlarda da bircok gelismeye yol acmistir. Biz bu makalemizde sozunu ettigimiz konularla ilgili sonuclari tespit ederek, meseleye mumkun oldugu kadar aciklik getirmeye calisacagiz. Burada su kadarini soyleyelim ki, bu sirada Turkiye Selcuklu Devletinin basinda bulunan Sultan I. Kilic Arslan, Bati dunyasina karsi Turk tarihinin en mukemmel ve en basarili vatan savunmasini yapmistir. Daha onemlisi, o, bu emsalsiz vatan savunmasi ile ozellikle Bati dunyasina Anadolu’nun bir Turk yurdu oldugu gercegini kabul ve tescil ettirmistir. Nitekim Bati dunyasi, II. Hacli seferi sirasinda (1147-1148), Turklerle dopdolu olarak gordugu ve onlarin buyuk bir gayretle savunduklari Anadolu’yu, bundan boyle “Turkiye” (Turkhia, Turquia) adiyla anmaya baslamistir. Miryokefalon zaferinden sonra Bizans da Bati dunyasinin ortaya koymus oldugu bu gercegi, o da kabul ederek tabloyu tamamlamistir.
843年,卡罗琳·弗兰克·因帕拉托鲁古成为西欧的一位自治贵族和魅力非凡的人物。教皇被亚洲“Teokratic History Explaition”的思想所滋养,希望从这种情况中受益,将帕帕利政府作为一个法律组织建立起来。他们将参与针对西欧人民库杜斯的宣传,以阻止强有力的行动。欧奎?Boylece Papararin dunya devleti kurma gayeleri,Batinin ekomik sikintilar altinda ezilmis ve dini heyecan icinde calkalanan halk kutleerinin cennete,dunya nimetlerine,topraga,zenginlige,refaha ve mutluluga kavusma arzulari ile birlesence,Bati Hiristiyanlik dunyasi 1095 yilinda birden harekete gecivermistir。在8年前的一次会议上,Hiristyan dunyasinin gozunde kutsal ulke olan Filistin uzerine 8 buyuk Hacli seferi duzenlenmistir。最高法院首次针对阿纳多卢的土耳其自治国。这一次,土耳其的塞尔库克卢国、比赞人、亚美尼亚人、西方的喜利斯蒂世界、喜利斯蒂亚宗教和帕帕利世界,已经开始在穆斯林世界和喜利斯蒂安西方世界、西方世界的几十个世界、伊斯兰世界的阴云、巴蒂亚与奥尔扬主义活动的统一压力下相互承认。我们将试图弄清楚我们在这篇文章中讨论的内容的后果,并尽快将其带给我。比方说,以土耳其塞尔库克卢国为基地的苏丹一世·基利奇·阿尔斯兰是土耳其历史上在西方最伟大的防御力量。十多年来,他承认并促成了这样一个事实,即他是阿纳多卢西部的一个土耳其人国家,正在度假,保卫这个巨大的国家。最后,西方世界。在西拉辛达的哈克里之旅(1147-1148)之后,土耳其人被视为替身,他们用一种被称为“Turkye”(土耳其的Turkhia)的gayret保卫阿纳多卢。Miryokefalon zaferinden是一位名叫Bizans da Bati dunyasinin或koymus oldugu bu gercegi的父亲,也是一位名叫Tamamlamitir的父亲。
{"title":"Haçlı Seferleri Sebep ve Sonuçları Bakımından Nasıl Değerlendirilebilir","authors":"S. Koca","doi":"10.19060/GAV.321020","DOIUrl":"https://doi.org/10.19060/GAV.321020","url":null,"abstract":"Karolenj Frank Imparatorlugunun 843 yilinda cokup dagilmasiyla Bati Avrupa’da buyuk bir otorite boslugu ve karisiklik meydana gelmistir. Asirlarca “Teokratik Tarih Anlayisi”nin fikirleriyle beslenmis olan papalar, bu durumdan yararlanmak istemisler, sahip olduklari Papalik makamini hukumdarlik organi hâline getirip dunya devleti kurma hevesine kapilmislardir. Onlar, Bati Avrupa Hiristiyan halkina Kudus’u hedef gostererek, kuvvetli bir ajitasyon ihtiva eden propaganda faaliyetine girismislerdir. Bu propagandalar, Papaligin istedigi sonucu vermekte gecikmemistir. Boylece papalarin dunya devleti kurma gayeleri, Batinin ekonomik sikintilar altinda ezilmis ve dini heyecan icinde calkalanan halk kutlelerinin cennete, dunya nimetlerine, topraga, zenginlige, refaha ve mutluluga kavusma arzulari ile birlesince, Bati Hiristiyanlik dunyasi 1095 yilinda birden harekete gecivermistir. Bati Hiristiyan dunyasinin gozunde kutsal ulke olan Filistin uzerine 8 buyuk Hacli seferi duzenlenmistir. Bunlardan ilk uc Hacli Seferi, Anadolu’daki Turkiye Selcuklu Devletini hedef almistir. Bu seferler; Turkiye Selcuklu Devleti, Bizans, Ermeniler, Bati Hiristiyan dunyasi, Hiristiyan dini ve Papalik bakimindan oldugu gibi, Musluman Turk dunyasi ile Hiristiyan Bati dunyasinin birbirini tanimasi, Bati dunyasinin dis dunyaya acilmasi, Islâm dunyasinin bulus ve birikimlerinin Batiya tasinmasi ve Oryantalist faaliyetlerin baslamasi gibi hususlarda da bircok gelismeye yol acmistir. Biz bu makalemizde sozunu ettigimiz konularla ilgili sonuclari tespit ederek, meseleye mumkun oldugu kadar aciklik getirmeye calisacagiz. Burada su kadarini soyleyelim ki, bu sirada Turkiye Selcuklu Devletinin basinda bulunan Sultan I. Kilic Arslan, Bati dunyasina karsi Turk tarihinin en mukemmel ve en basarili vatan savunmasini yapmistir. Daha onemlisi, o, bu emsalsiz vatan savunmasi ile ozellikle Bati dunyasina Anadolu’nun bir Turk yurdu oldugu gercegini kabul ve tescil ettirmistir. Nitekim Bati dunyasi, II. Hacli seferi sirasinda (1147-1148), Turklerle dopdolu olarak gordugu ve onlarin buyuk bir gayretle savunduklari Anadolu’yu, bundan boyle “Turkiye” (Turkhia, Turquia) adiyla anmaya baslamistir. Miryokefalon zaferinden sonra Bizans da Bati dunyasinin ortaya koymus oldugu bu gercegi, o da kabul ederek tabloyu tamamlamistir.","PeriodicalId":41235,"journal":{"name":"Gazi Akademik Bakis-Gazi Academic View","volume":"10 1","pages":"15-35"},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2017-06-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"68330776","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Devletlerin dis politika amaclarini nasil gerceklestirecekleri konusu Uluslararasi Iliskiler’de oldukca koklu bir tartismadir. Devletler, bazi durumlarda, temel amaclari arasinda bir oncelik siralamasi yapmak zorunda kalarak bazen gucu, bazen guvenligi bazen de refahi tercih ederler. Bu calisma devletlerin bu tercihler arasinda nasil bir oncelik siralamasi yaptiklarini ve birini elde etmek icin hangisinden vazgecmeyi goze aldiklarini sorgulamaktadir. Cunku devletlerin amaclarina ulasmak icin kullandiklari stratejiler birbirinden farklilasabilir. Bununla birlikte Realist dis politika analizi calismalarinda devletin temel arayisi kapasitesini maksimize etmek; bu amaca ulasmak icin kullanilan temel strateji ise “dengeleme” olarak kabul edilmistir. Ancak son ceyrek asirda pratikte yasanan degisimlerle birlikte dengeleme disindaki yeni stratejilere duyulan ihtiyac artmistir. Bu calisma dengeleme stratejisinin disinda da alternatif stratejilerin oldugu ve bunlarin devletlerin davranislarini analiz etmek acisindan bir deger tasidigini ileri surmektedir. Bu nedenle calisma, “dengeleme” stratejisi disinda en cok referans verilenlerden biri olan “pesine takilmak” stratejisini de ele almaktadir. Bu iki stratejinin nasil tanimlandigi, kendi icinde hangi turlere ayrildigi ve stratejilerin devlet davranislari acisindan dogurdugu etkilerin neler oldugu tartisilmistir. Devletlerin bu iki stratejiden hangisini daha sik kullandiklari, bir secim durumunda hangi gerekcelere bagli olarak tercihlerini yaptiklarini anlamaya yonelik sorulara da yanit aranmistir.
{"title":"Dengeleme mi Peşine Takılmak mı?: Dış Politika Stratejilerini Yeniden Düşünmek","authors":"Erdem Özlük","doi":"10.19060/gav.321041","DOIUrl":"https://doi.org/10.19060/gav.321041","url":null,"abstract":"Devletlerin dis politika amaclarini nasil gerceklestirecekleri konusu Uluslararasi Iliskiler’de oldukca koklu bir tartismadir. Devletler, bazi durumlarda, temel amaclari arasinda bir oncelik siralamasi yapmak zorunda kalarak bazen gucu, bazen guvenligi bazen de refahi tercih ederler. Bu calisma devletlerin bu tercihler arasinda nasil bir oncelik siralamasi yaptiklarini ve birini elde etmek icin hangisinden vazgecmeyi goze aldiklarini sorgulamaktadir. Cunku devletlerin amaclarina ulasmak icin kullandiklari stratejiler birbirinden farklilasabilir. Bununla birlikte Realist dis politika analizi calismalarinda devletin temel arayisi kapasitesini maksimize etmek; bu amaca ulasmak icin kullanilan temel strateji ise “dengeleme” olarak kabul edilmistir. Ancak son ceyrek asirda pratikte yasanan degisimlerle birlikte dengeleme disindaki yeni stratejilere duyulan ihtiyac artmistir. Bu calisma dengeleme stratejisinin disinda da alternatif stratejilerin oldugu ve bunlarin devletlerin davranislarini analiz etmek acisindan bir deger tasidigini ileri surmektedir. Bu nedenle calisma, “dengeleme” stratejisi disinda en cok referans verilenlerden biri olan “pesine takilmak” stratejisini de ele almaktadir. Bu iki stratejinin nasil tanimlandigi, kendi icinde hangi turlere ayrildigi ve stratejilerin devlet davranislari acisindan dogurdugu etkilerin neler oldugu tartisilmistir. Devletlerin bu iki stratejiden hangisini daha sik kullandiklari, bir secim durumunda hangi gerekcelere bagli olarak tercihlerini yaptiklarini anlamaya yonelik sorulara da yanit aranmistir.","PeriodicalId":41235,"journal":{"name":"Gazi Akademik Bakis-Gazi Academic View","volume":"10 1","pages":"221-263"},"PeriodicalIF":0.1,"publicationDate":"2017-06-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"68332158","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}